Medya: Nisan'ın yorgunluğuna gelsin. Yorgun ve kırgın çiçeğim.🌸
Dün akşam eve geldiğimde Mert'in saçma sapan serzenişlerini dinlemiştim ve sonra da duş alıp Feda'nın odasında rahat bir uyku çekmiştim. Can odasını ölse bile kimseyle paylaşmazdı. Bu yüzden Mert ve Feda salonda uyumak zorunda kalıyordu.
Yine üzerime çiçek desenli ve kalın askıları olan elbiselerimden birini giydim. Boyu kalçalarımdan iki üç parmak kadar aşağıdaydı. Kafede bir şeyler atıştırabileceğimi umarak evde kahvaltı yapmamaya karar verdim. Odadan çantamı alıp çıktığımda Feda çoktan uyanmıştı ve mutfaktan salona doğru geçiyordu. Beni fark edince yanıma doğru geldi.
"Günaydın canımın içi."
"Günaydın Feda'm" deyip parmak uçlarımda yükseldim ve yanağına bir öpücük kondurdum.
"Kahvaltı yapmayacak mısın?" diye sordu.
"Kafede atıştırırım, bir şeyler" dedim, bıkkınlıkla.
Yanağıma eğilerek masum bir öpücük kondurdu.
"Asma suratını. Dün gece Doğu'ylaydın değil mi?" diye sordu, göz kırparak.
Parmağımla sessiz ol işareti yaptım. Mert uyurken bile radarlarını açmış olabilirdi.
"Onunlaydım" dedim, kulağına doğru fısıldayarak.
"Yüzünde açan çiçeklerden anlamıştım." dedi ve ekledi.
"Onunla iki saniye geçirsen bambaşka bir Nisan oluyorsun. Neşen bile başka bir boyuta ulaşıyor."
"Ah, Feda! Öyle aşığım ki, en iyi Can ve sen biliyorsun. Lisedeyken bile durmadan ondan bahsedip kafanızı ütülüyordum." Koluna girdim ve onu kapıya doğru sürükledim.
"Üzülme tamam mı? Mert, mutlaka yumuşayacaktır. Doğu, Mert için kardeşten öteydi. Kırılması çok normal."
Kollarımı boynuna dolayıp bu güzel desteği için sıkıca sarıldım.
"Sen benim bir tanemsin Feda. Biriciğimsin."
"Sende benim bir tanemsin. Ben daima yanındayım. Bunu bil."
"Biliyorum" diye mırıldandım ve kollarımı boynundan kopardım.
"Artık gitmem gerek."
Gözleriyle beni onayladığında kapının koluna uzandım ve Mert'in kükreyen sesiyle kapının kolunu bırakıp ona döndüm.
"Nereye?"
"İşe gideceğim Mert."
Yattığı kanepede doğruldu.
"Kaçta çıkacaksın? Dün gece ki gibi hep geleceksen söyle başka bir iş bulalım." dedi, huysuzca.
"Yoğunluk vardı yoksa normalde 7 8 gibi çıkacağım" dedim, yalan söyleyerek. Aslında 6'da mesaim bitiyordu.
"İyi git." dedi ve kanepeye geri yattı.
"Uyuz" diye söylenerek çıktım, evden.
Sahile inen yola girdiğimde arkamdaki adım sesleri beni ürkütmeye başlamıştı. Telefonumu elime alıp Doğu'nun numarasını çevirdim ve kulağıma doğru götürdüm. Çok geçmeden telefon açılmıştı.
"Güzelim..."
"Doğu sanırım biri beni takip ediyor" dedim, alçak bir sesle.
"Neredesin sen? Konum at hemen!"
"Tamam" deyip telefonumu kulağımdan çektim ve hareketli bir konum yolladım. Girdiğim sokakları daha kolay takip edebilecekti.
"Güzelim" Doğu'nun sesi dışarıya kadar gelirken hemen kulağıma götürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğu'nun Gökyüzünde
RomanceTAMAMLANDI. +18 sahneler içerir. Uyarıldınız. Üzerime doğru koşarken kaç ömrü arkasında bırakmıştır? Sorgulamaktan korktum. Peki ben aşkımızdan kaç baharı alıp gidiyordum? Bunu da sorgulamaktan korktum. Aramızda dört metre ya kaldı ya kalmadı. Hesap...