GEÇMİŞ-Doğu 17 yaşındayken...
"Devran baba sal gideyim. Doğu'nun nutuk çekmesine katlanamıyorum. Hatta sen en iyisi beni nezarethaneye at."
Ali oturduğu sandalyeden kalkmak üzereyken Devran yerine oturması için gözleriyle onu uyardı.
"Ulan adam olsaydın da bağırtmasaydın kendine! Bu kaçıncı oğlum?" Doğu öfkeyle bağırdığında Devran susması için ona da bir işaret yaptı ve kendisi söze girdi.
"Birazdan babanızın gönderdiği avukatlar gelecek ve her zamanki gibi sorunsuzca gideceksiniz. Mesele buradan çıkman değil. Mesele bana verdiğin sözleri tutmaman Ali."
Ali, Devran'a doğru bakışlarını çevirdi. Tıpkı karşısında oturan genç adam gibi koyu kumral saçları vardı. Gözleri kahverengiydi.
"Alt tarafı ehliyetsiz araç kullanıyorum. Ne çok tantana yaptınız. 17 yaşında ehliyet veriyorlardı da ben mi almadım?"
Karşısında oturan genç adam bir an hareketlense de yumruklarını sıkarak sakinleşmeye çalıştı. Ali fazlasıyla sarhoş bir haldeydi. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Üzerindeki gömlek telaşla iliklenmiş gibiydi.
Devran sakinleşmek için gözlerini yumup kendine kısa bir zaman tanıdı ve gözlerini açıp konuşmaya başladı.
"Alkol şişesinin dibine vurdun. Çevirme noktasındaki memurların üzerine arabayı sürdün. Kısa bir kaçma kovalamanın ardından arabanı bir genelevin önünde buldular. Seni hangi pozisyonda bulduklarını dillendirmek bile istemiyorum. Evlat sen daha 17 yaşındasın. On yedi!"
Doğu, Ali'ye kendini savunma fırsatı tanımadan Devran'ın cümlelerine ekleme yaptı.
"Ölümüne hız yaptığını atladın. Ha bir de makaslama serüvenimiz var. Babam ne zaman şehir dışına çıksa tam bir piç oluyorsun."
"Ne lan bu afra tafra! Senden daha fazla göt sikiyorum mu diye mi? Babasının biricik oğlu Doğu Yücesoy bu piçi mi kıskanıyor? Hadi ama söylesene kuralları çiğneyen taraf olmam seni çıldırtıyor. Öyle değil mi?"
Doğu öfkeden kızarırken ayaklandı. Ardından kendine hakim olarak olduğu yerde yüksek sesle konuştu. Eli öfkeyle havalanıp indi.
"Lan dua et sarhoşsun. Kıçını ağzına sokmayı iyi bilirdim."
"Çocuklar kavga istemiyorum. Bana bak Ali." Devran'ın sert söylemiyle birlikte Ali ona doğru baktı. Söylenenleri pek dinliyormuş gibi görünmese de dinliyormuş gibi tepkiler vermeye çalışıyordu.
"Söyle Devran baba. Emrin başımın emridir. Yok öyle değildi. Neydi? Sen söyle ikiz müsveddesi?" Bakışlarını Doğu'ya doğru çevirdi. "Sen çok kitap okuyorsun. Bilirsin. Şey... Başımın... Heh buldum. Tokası. Emrin başımın tokasıdır."
Devran ve Doğu birbirine kısa bir an baktılar.
"Bunun laftan anlayacak hali yok. Biraz ayar çekmem lazım." Doğu söylemiyle birlikte sert bir yumruğu Ali'nin yüzüne indirdi. Devran ayaklanıp Doğu'yu, Ali'den uzaklaştırdığında Ali ağzından akan kanlar eşliğinde kahkaha atıyordu.
"Oğlum biz ikiz değil miyiz? Senin niye ağzın kanamıyor? Bir de ikizler hisseder derler. Peh!" Söylemiyle birlikte kahkaha atmaya ve ağzındaki kanı elinin tersiyle silmeye devam etti. Kan aktıkça aynı yeri kanlı eliyle silerek daha da bulaşıcı bir hale getiriyordu.
"Devran baba bırak. Bu gevşek ancak yumruktan anlar. Bırak. İzin ver, iki dakikaya kafasını yerine getiririm ben onun." Doğu, Devran'ı ittirmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğu'nun Gökyüzünde
RomansaTAMAMLANDI. +18 sahneler içerir. Uyarıldınız. Üzerime doğru koşarken kaç ömrü arkasında bırakmıştır? Sorgulamaktan korktum. Peki ben aşkımızdan kaç baharı alıp gidiyordum? Bunu da sorgulamaktan korktum. Aramızda dört metre ya kaldı ya kalmadı. Hesap...