26.Bölüm(Mert)

2.7K 192 162
                                    

Mert'in yanına gitme planım iki gün içinde suya düşmüştü. Ama Doğu, Mert'i buraya getireceğini söyleyince yarım da olsa bir zafer kazanmış sayılırdım. Doğu hala çakma karısının yanına dönmek zorunda olsa da bu durumu eskisi gibi kafama takmayıp evimizde uslu uslu oturuyordum. Yine de onun imkanlarını kullanmayacaktım. İş ilanlarını düzenli bir şekilde inceliyor ve öz geçmişimi yolluyordum.

Faruk kişisi artık Doğu'yu göz hapsinde tutmayı bırakmıştı. Bu yüzden Doğu istediği zaman yanıma gelebiliyordu. Geceleri ise o malikanenin yolunu tutmak zorunda kalıyordu.

Bugün Mert geliyordu. Uçağı çoktan inmiş ve evin yolunu tutmuş olmalıydı. Onu görünce boğazlamadan durabilecek miydim? Hala emin değilim. Sürekli duvardaki saate bakıp zamanı yokluyordum. Evin içinde dört dönüyordum. Saat bir türlü ilerlemek bilmiyordu. Dakikalar sonra kapı zili çaldığında kapıya kadar resmen depar atmıştım. Kapıyı bir hışımla açtım ve Mert kanlı canlı karşımdaydı. Bu bir mucize olmalıydı. Doğu'yla onun küllerini mezara gömdüğümüz günü daha dün gibi hatırlıyordum. Kahverengi sakalları uzamıştı. Saçlarını yok denecek ölçüde kestirmişti. Gözlerinin kahvesi bana vicdan azabıyla bakıyordu.

Bakmalı da! Değil mi Nisocanlar? Evet sürünsün pislik! Haklısınız sürünsün!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bakmalı da! Değil mi Nisocanlar? Evet sürünsün pislik! Haklısınız sürünsün!

"Eşek" diye bağırdım, tek yumruğumu göğsüne indirirken.

"Eşek, eşek, eşek!"

Ardı ardına yumruklar indirmeye başladığımda tepkisizce bekledi.

"Sen kocaman dev bir eşeksin!"

Gözünden bir damla yanağına doğru süzülürken elimi onun yanağına uzatıp sertçe sildim.

"Sakın ağlama! Senin ağlamaya hakkın yok tamam mı? Yok!"

Onu omuzlarından sertçe ittirdiğimde ellerimi kavrayıp göğsüne bastırdı.

"Bebeğim..."

Yapma kalbim! Nisocanlar kıyamıyorum. Diren Nisan!

"Bana bebeğim deme!"

Bileklerimi tek elinde sabitlediğinde diğer eliyle ensemi kavrayıp dudaklarını alnıma bastırdı. Bunu bana yapmasını ne çok özlemiştim. Dudaklarını geri çektiğinde bakışlarımı gözlerine doğru kaldırdım.

"Neden yaşattın bunu bana? Neden? Beni de götürseydin ölür müydün?"

Yüzünde acı bir gülüş belirdi.

"O zaman yakalanırdık. Hoş şimdi de yakalandık. Duygu'm yok. Ada'm yok. Ben bir hiçim Nisan. Ailesini koruyamayan bir hiç."

Ellerimi göğsünden koparıp yanaklarına koydum.

"Ada'yı alacağız. O adam bizden bir daha asla hiçbir can alamayacak."

Bileklerimi kavrayıp avuç içlerimi sırayla öptüğünde yeniden aileme kavuştuğumu hissettim.

Doğu'nun GökyüzündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin