Ölümle burun buruna gelmek... Bu hissi tanıyordum. Bu hissi tatmıştım. Peki ya şimdi? Kesinlikle istediğim şey ölmek değildi.
Hakan'ın duymazdan geleceğini bile bile bağırdım.
"Hakan ne olur beni bırak. Bebeğim için..."
Kendini bir kez daha savururken camın tuzla buz olmasına kaç dakika kalmıştı? Bunu düşünmemeliydim. Karnımdaki baskı çoğalırken iki el kollarımı kavrayıp beni sertçe geri çektiğinde Hakan'ın tırnakları bileklerimden avuçları doğru derin çizgiler bıraktı. Avuçlarımdan akan kanın sıcaklığını hissediyordum.
Doğu'nun kokusu burnuma dolarken kendi etrafımızda ani bir dönüş yaptık. Onun sırtı çatırdayan korkuluktaydı, ben ise kollarındaydım.
"Geçti güzelim. Buradayım."
Sesi kulaklarımı doldururken şoka girip girmediğimi anlamaya çalışıyordum. Göğsüne dayalı olan avuçlarımdan destek alıp kendimi geri çektim. Avuçlarımdaki ve bileklerimdeki kana baktım. Hakan'ın bana bıraktığı son hatıralardı. Bakışlarımı Doğu'ya kaldırdığımda bileklerimi yakalayıp göğsüne geri bastırdı. Beyaz tişörtü benim kanımla boyanmıştı.
"Sorun yok." dedi, gözlerime bakmaya devam ederken.
Başımı iki yana salladım. Kesinlikle şokta olmalıydım. Bir sorun vardı. Ama dudaklarımı kımıldatamıyordum. Büyük bir sorunumuz vardı. Doğu'yu yakasından tutup geri çekmeliydim. Yapamadım. Konuşmak istedim. Konuşamadım.
Benim kanımla boyanan elleri yanaklarımı kavradı.
"Nisan güzelim hadi konuş benimle."
Başımı yeniden iki yana salladım. Elimin altındaki tişörtünün yakasını sertçe kavrayıp onu geri çekmeye bir kez daha yeltenirken büyük bir patlama sesi eşliğinde cam tuzla buz oldu. Elimin altındaki tişörtü daha sıkı kavradığımda onun elleri bileklerimi kavrayıp ellerimi ittirdi. Onunla gitmeme izin vermeyecekti. Onun geriye doğru süzülüşüne tanıklık ederken bağırdım.
"Doğu!"
Ayakları zemini terk etmeden hemen önce dizlerimi cam kırıklarının üzerine bırakarak bir ayağını bileğinden yakaladım. Nasıl olabilirdi? Onu gerçekten havada asılı bir şekilde tutuyordum. Böyle bir güce sahip olmam mümkün değildi. Uğultular işittim. Sonra uğultuların arasına bir ses karıştı.
"Yakaladım. Hadi çekiyoruz."
Gözlerim yana kaydığında Feda'yı gördüm. Doğu'nun diğer ayak bileği onun avuçları arasındaydı. Elimin altındaki ayak kıpırdanmaya başladığında Doğu'nun homurtularını duydum.
"Kızım iki canınla ne yaptığını sanıyorsun sen? Bırak beni!"
"Bırakmam." diye bağırdım.
Ayak bileğini daha sıkı tutup ellerimden kayıp gitmesine izin vermedim.
"Feda söyle şuna bıraksın. Sikeceğim ellerini!"
Doğu debelenirken Feda ile birbirimize kısa bir an baktık. İkimizinde gücü tükenmek üzereydi.
"Seni sersem! Kes debelenmeyi!" Bağırdığım anda Doğu'nun ayak bilekleri avuçlarımın arasından Mert'in avuçları arasına geçti.
"3 deyince çekiyoruz." Mert, Feda'ya komut verirken sürünerek geriledim.
"1" Aynı anda saymaya başladılar ve ellerini sağlamlaştırdıklarından emin oldular.
"2" Birbirlerine bakıp dizlerinin üzerinde durdular.
"3" Son sayı onları hareketlendirirken gözlerimi yumdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğu'nun Gökyüzünde
RomanceTAMAMLANDI. +18 sahneler içerir. Uyarıldınız. Üzerime doğru koşarken kaç ömrü arkasında bırakmıştır? Sorgulamaktan korktum. Peki ben aşkımızdan kaç baharı alıp gidiyordum? Bunu da sorgulamaktan korktum. Aramızda dört metre ya kaldı ya kalmadı. Hesap...