GEÇMİŞ
Faruk Yücesoy koridora sert topuk darbeleri bırakırken koridorun sonundaki odanın önünde duran oğlu Doğu ile göz göze geldi. Adımlarını hızlandırıp oğlunun yakasına yapıştı.
"Ne yapmış yine?"
Doğu yakasındaki ellerden kurtulup durumun üzerinden kısa bir özet geçti.
"Bir kadını boğmaya çalışmış. Kadının durumu iyi."
Faruk Yücesoy gözlerinden ateş saçıyordu.
"Çekil!" Doğu'yu ittirip odanın kapısını açtı ve tek yataklı, bembeyaz duvarlarla çevrili odaya girdi.
Ali yatağın içinde dizlerini karnına çekmiş bir vaziyette ileri geri sallanıyordu. Kah gülüyor, kah somurtuyor, kah gözlerini kısıyordu. Babasının kükreyen sesi onu içinde bulunduğu görünmez dünyadan çıkarmaya yetmişti.
"Seni it! Gel lan buraya!" Faruk Yücesoy oğlunun üzerine yürürken Ali korku içinde yataktan sıçrayarak babasından uzak bir noktaya atladı.
"Baba ben bir şey yapmadım. Yalan söylüyorlar. Kimseye dokunmadım." Panik halinde gerilerken Doğu, Ali'nin yanına koşup kardeşini arkasına sakladı.
"Görmüyor musun aklı yerinde değil. Rahat bırak, onu." Doğu'nun cümleleri Faruk Yücesoy'u sakinleştirmeye yetmedi.
"Rahat mı bırakayım? Bu köpek tüm itibarımın içine ederken susup oturayım mı? Bu ucube benim oğlum falan değil, artık. Yetti yaptıkları." Başını eğerek Ali'ye baktı. "Sonsuza dek bu akıl hastanesinde yaşamaya layıksın, sen. Duydun mu beni? Sen bir ucubesin Ali!"
Ali, Doğu'nun arkasında korkudan titrerken bir ağlama nöbetinin içine girmişti.
"Ben ucube değilim." diye mırıldandı. "Ben senin oğlunum."
Doğu bu mırıldanışı duyduğunda ona bakmaya cesaret edemedi. Bu sırada Faruk Yücesoy telefonunu cebinden çıkarıp bir numara çevirdi ve kulağına götürdü. Çok geçmeden telefon açılmıştı.
"Bana bak. Ali öldü. Ali'yi bu dünyadan sileceksin. Hiç yaşamamış gibi sileceksin. Anladın mı beni?"
Yanıt beklemeden telefonu cebine attığında Doğu, babasına yaklaştı.
"Bunu yapamazsın."
"Yaptım, bitti. O it bu akıl hastanesinde çürüyüp giderken varlığının tozunu bile bırakmayacağım."
Doğu yumruklarını sıkıp bağırdı.
"O senin oğlun! Görmüyor musun? Hasta ve iyileşmeye ihtiyacı var. Ona sadece zaman vermelisin. Her şeyiyle ben ilgilenirim."
"Konu kapandı. Bu ucubeyle işim bitti." Faruk Yücesoy arkasını dönüp giderken Ali koşarak babasının bacaklarına sarıldı.
"Baba ne olur gitme. Bırakma beni."
Faruk Yücesoy'un yüzünde mimik oynamadı. Tekmelerini savurarak Ali'den kurtulmaya çalıştı.
"Ben senin baban değilim. Çekil ayağımın dibinden!"
Ali daha fazla yalvardı. Daha fazla asıldı, babasının bacaklarına. Faruk Yücesoy bacaklarına hareket verip ilerlerken Ali'de onunla birlikte yerde sürükleniyordu. Doğu bunun son bulması gerektiğini fark ettiğinde Ali'yi kollarından tutup geriye çekti. Babasının kararını hiçbir şeyin değiştiremeyeceğini biliyordu. Diğer yandan kardeşinin tedaviye ihtiyacı olduğunu da biliyordu. Babasının Ali'yi bırakması artık Ali'nin tedavi görebileceği anlamına geliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğu'nun Gökyüzünde
RomanceTAMAMLANDI. +18 sahneler içerir. Uyarıldınız. Üzerime doğru koşarken kaç ömrü arkasında bırakmıştır? Sorgulamaktan korktum. Peki ben aşkımızdan kaç baharı alıp gidiyordum? Bunu da sorgulamaktan korktum. Aramızda dört metre ya kaldı ya kalmadı. Hesap...