39.Bölüm(Morg)

1.7K 134 172
                                    

2 AY SONRA-ŞUBAT

Küçük kız evin içinde neşeyle koşturuyordu. Bir anda durup şöminenin başında oturan adama doğru usulca yaklaştı. Adam küçük kızı fark edince eliyle yanındaki mindere oturmasını işaret etti. Küçük kız mindere oturup dizlerini karnına doğru çekti ve kollarını dizlerine sıkıca doladı. Adam küçük kızın yüzünü titreyen göz bebekleriyle izledi. Yüzünün her bir kıvrımı, gözlerinin hafif dışarıya çıkıklığı, üst dudağının ortasındaki v şekli ve en önemlisi gülüşü sevdiği kadını karşısında hayal etmesine neden oluyordu. 2 ay önce bir uçurumun kıyısında da böylesine güzel gülmüştü. Sevdiği adama hayatı boyunca saklayacağı bir gülüşü emanet bırakmıştı.

"Doğu amca, bugün de halama gidecek misin?"

Adam gülümsedi.

"Sonum beni yakalayana dek."

Küçük kız bu ufak mırıltıyı anlayamamıştı.

"Çiçekler yok" deyip etrafa göz gezdirdi.

"Alacağım küçük hanım"

Elini küçük kızın burnuna uzatıp iki parmağının arasında sağa ve sola doğru sıkıştırdı.

"Oğlum ben bu omleti yine yaktım lan!" Gür sesiyle salona giren adam kendi kendine hayıflandı.

"Of, baba. Yine aç kaldık." Küçük kız suratını düşürüp oturduğu yerden kalktı.

"Doğu amca keşke hep sen hazırlasan kahvaltımızı."

Doğu ayağa kalkıp küçük kızın saçlarını tek eliyle karıştırdı.

"Başka sefere artık ufaklık." Elini kızın saçlarından çekip salona giren adama yaklaştı.

"Mert ben çıkıyorum. Siz de dışarıda kahvaltı yapın. Ada evde çok sıkılıyor zaten."

Mert tek eliyle Doğu'nun kolunu sıvazladı.

"Yine mi be oğlum? Orası sana iyi gelmiyor. Ruh gibi geziyorsun bütün gün."

Doğu'nun yüzünde acı bir gülüş belirdi.

"Bir ruh olduğum içindir."

Arkasını dönüp dış kapıya yöneldi. Kendini ruh olarak tanımlamıştı ve gerçekten öyle olduğunun farkındaydı. Kapı kolunu indirip kapıyı açarken öyle yavaş hareket ediyordu ki, sanki pili zayıflayan bir robot gibiydi. Herkesin gündelik hayatında yaptığı bu hareketler onun için bir işkenceden öte değildi. Neden hala nefes aldığını çoğu zaman sorguluyordu.

Arabasını bir çiçekçinin kıyısına çekerek indi. Çiçekçi kadın, adamı hemen tanımıştı.

"Hoş geldiniz. Aynısından mı?" diye sordu.

Doğu başıyla onayladığında çiçekçi kadın büyük bir papatya buketi hazırladı. Doğu eline tutuşturulan buketi uzun uzun izledi. Bu buket sadece sevdiği kadının ellerinde olmayı hak ederken kendi ellerinde olması haksızlıktı.

Doğu'nun GökyüzündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin