Medya: İsim çekilişi 🖤👆🏻
|•••|
Ural'dan...
Caner'in bitmek tükenmek bilmeyen ısrarları üzerine işten çıkar çıkmaz soluğu bana attığı adreste almıştım. Çok yoğun bir cadde üzerinde olmasına rağmen etrafına huzur verici bir enerji yayan bir yerdi, tam bir piskoloğa uygun. Lakin sorunumuz şuydu ki beni yorgun argın halimle buraya çağıran Caner Bey hala ortalarda yoktu.
Arabadan inmeden Caner'i arayıp beklemeye koyuldum. İnşallah beni fazla mesai yaptığım bu günde yanlış adrese göndermemiştir beyefendi. Yoksa klinik açıp insanları tedavi etmektense kendinin bir kliniğe yatması gerekecekti.
"Efendim abi."
Caner'in sesini duymamla derin bir nefes aldım. Bıraksalar şu arabada uyuyacak kadar yorgundum. Ama gel gör ki nerelerde nelerle uğraşıyordum.
"Oğlum bana attığın adrese geldim hani nerdesin? Yoksun."
"Abi ben içerdeyim, içeriye gel."
"Tamam."
Telefonu kibarlıktan uzak bir şekilde Caner'in yüzüne kapatıp arabadan indim. Eee Alin'le yatan kibar(!) kalkar diye boşuna dememişlerdi.
Üzerime montumu alıp arabadan indim. Ne yapayım yani soğuk havanın uykumu kaçırmasına müsaade edecek değildim ya.
Hızlı adımlarla tek katlı ve genişçe bir bahçeye sahip olan mekana girip kapıyı kapattım. Bakışlarım Caner'i ararken gözüme çarpan mavi,siyah ve pembe balonlara doğru ilerledim.
Tavana yapışmış balonlardaki kağıtları sırayla toplayıp boş ve kocaman salonun içinde okumaya başladım.
"Sen harika bir adamsın..."
"Sen harika bir babasın..."
"Şimdi içeriye gel..."
Bugün benim unuttuğum doğum günüm müydü? Hayır. Temmuzda doğduğuma emindim. Eee o zaman neydi bu?
Kendi kendime teoriler üretmektense kapıyı açıp içeriye girmek üzerine karşımda duran tek kapının önüne ilerledim. Nasıl bir kutlama bu kadar sessiz olabilirdi ki? Beynimde dönüp dolanan onca soruya cevap alması adına kapıyı açıp içeriye adımladım.
Salona hakkim olan sessizliğe inat karşımda duran kalabalığı hayretler içinde izlerken başımdan aşağıya patlatılan konfetiler eşliğinde girdiğim şoktan çıkıp bakışlarımı kalabalığın arasından bana gülümseyen güzelime çevirdim. Öyle ya en kalabalık ortamda bile ilk onu arardı gözlerim, ilk onu seçerdi.
Bembeyaz elbisesinin içinde aynı düğün günümüzdeki gibi en saf en masum haliyle bana gülümsüyordu sevgilim.
Ne olduğuna hala anlam verememiş bir şekilde Alin'in yanına ilerledim. Herkesin bakışları garip bir heyecanla üzerime kitlenmişti. Herkes buradaydı. Benim ilk gün mesaiye kaldığım hastaneden benden önce ayrılan yeni iş arkadaşlarım bile.
"Hayatım benim unuttuğum bir kutlama mı var?" Dedim aynı zamanda Caner'e ters bakışlar atarken.
"Senin bilmediğin bir kutlama var."
Acaba bizim için önemli olan bir günü falan mı unutmuştum? Yok canım öyle olsaydı Alin sabahtan başlar burnumdan getire getire hatırlatırdı bana.
"Biri bana ne olduğunu cidden açıklayabilir mi?"
"Biz açıklayabiliriz Uralcım." Diyere elinden tuttuğu Cenk'le beraber yanıma gelen Lina'ya odakladım bakışlarımı. O da Alin gibi bembeyaz tüllü bir elbise giymişti. Çok merak ediyordum bu uyumun bu kutlamanın sebebi neydi? Yeni işim olamazdı değil mi? Yok canım. Alin kutlama yapacak olsaydı eski işimden atıldığım için yapardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMEN DOKTOR( FS1)
Romance(Fenomen Serisi 1. Kitap) "Şikayetiniz?" "Annem." Doktor civanım sandalyeden kalkıp yanıma doğru ilerledi. "Annenizi görmeden muayene edemem." Ural Dinçer'in ilk karşılaşması bu olmuştu Alin'le ama son olmayacaktı. İlk aşk, ilk heyecan...