Beklettiğim için özür dilerim. Umarım sizler için iyi bir telafi bölümü olur🖤
•••
"...Biliyorsun sana zayıftır bu yüreğim
Dağları denizleri geçerim
Gel dersen dünyayı bile silerim...""...Aramam sormam bir daha
Yalvarsan bile Allah'a
Çıkmasa gecem sabah'a, aramam..."Salondaki hat safhaya ulaşmış ses kirliliğini tamamlayan manzarayı hayret dolu bakışlarla izliyordum. Bir tarafta ellerindeki çikolatalı süt kutuları ile yere çökmüş bir şekilde Hakan Altun dinleyen Lina ve Cenk, diğer yanda ise tavlada anneme yenildiği her halinden belli olan ve maalesef ki bağırarak İbrahim Tatlıses söyleyen bir adet Ural vardı.
Evet, dürüst olmak gerekirse evlendiğimde Ural'la her akşam çay eşliğinde kek, pasta yiyeceğim bir evlilik yaşamayacağıma emindim lakin bu kadarı beni bile şoka sokuyordu. Çocukların ellerinde çikolatalı süt ile girdikleri depreyon modundan bahsetmiyordum bile. Sanırım burada eserlerimle gurur duymak bana düşüyordu.
"Aşkım gel teselli et kocanı." Diyerek kollarını bana doğru açan Ural'a karşın ayağımdaki terliği çıkarıp teselli arayan kocama fırlattım. Aşkım da neydi ya? Kendimi şuan kızının manitası olduğunu öğrenip aşkın batsın diye söylenen anneler gibi hissediyordum.
"İyi bir teselli oldu mu?" Dedim gözlerimle koltukta duran terliği işaret ederek. Tam totosundan teselli etmiştim sevdiceğimi.
Ural alıngan bir ifadeyle omuz silkip kucağındaki tavlaya daha da sarılırken kendimi tutamayaraktan küçük çaplı bir kahkaha atıp boşta kalan koltuğa uzandım. Nasıl olsa evdeydi beyefendimiz istediği kadar atardı tribini. Peki bilin bakalım Ural neden evdeydi? Tahminlerinizi duyar gibiyim. Ahahaha yok tabi ki de Ural'ın işten kovulmasının patates çuvalı misali evden attığım kızıl paçavra ile alakası yok. Aa bunları nereden çıkarıyorsunuz bir türlü anlayamıyorum ya.
"Alin ben az Doğu'ya gideyim kızım belki kalırım."
Kapının üzerindeki anneme öpücük atıp koltuğa biraz daha ayrıldım. Hayırlı evlat dedikleri ben olsam gerek. Çocuklarıma da ne güzel örnek oluyorum.
"Olmaz anannoş Kuzey'e git." Diye en ama en felaketinden bir espiri yapan oğluma suratımı ekşiterek kısa bir bakış attım. Espiri konusunda babasına çekmiş olabilirdi benim yakışıklım.
"Anası ne ki oğlu ne olsun." Diye söylene söylene ayakkabılarını giyen Anneme aldırmadan uzanmaya devam ettim. Hayır yani Arka sokaklar final verse onu bile benden bilecekti bu kadın.
"Çocuklar gelin bakalım şöyle."
Ciddi baba rolüne fazlasıyla tezat düşürerek çocukları yanına çağıran Ural'ı pür dikkat izlemeye koyulmuştum. Acaba o makarna kafasından neler geçiyordu?
"Bebeğim sen de gel şöyle." Diyerek dizine vuran Ural'a yoğun göz devirmeler eşliğinde ters bir bakış atıp yanına oturdum. Bu adam yoldan çıktı gençlik benden söylemesi. Ne o öyle torununa harçlık verecek olan dedeler gibi dizine çağırmak falan.
"Bu hafta sonu hep beraber pikniğe gideceğiz."
"Gölün yanında top oynayan yakışıklı abiler de olacak mı baba?"
Ural anında az önceki heyecanlı halinden kurtulup kaşlarını çatarak bakışlarını bana doğrulttu. Benim buradaki suçum ne acaba?
"Hayır, tatlım orada yalnızca yakışıklı bir baba yakışıklı dayılar ve hepsinden yakışıklı bir Cenk'imiz olacak." Dedim Lina'nın sağ yanağını şefkatle okşarken.
"Caner ve Doğu da mı olacak?" Dedi sevinçle ellerini sallayan Lina. Onun bu haline ben aşk dolu bakışlar atarken Ural her zamanki gibi ne buluyor o delilerde moduna girmişti.
"Sen bir şey demeyecek misin oğlum?" Dedi Ural, Cenk'e dönerken.
"Pikniğin en yakışıklısı olduğumu Annem söyledi zaten." Dedi Cenk bilmiş bir ifadeyle. İşte benim oğlum. Maşallah maşallah.
"Ceeenk hadi çanta hazırlayalım." Diyerek Cenk'i sürüklemeye başlayan Lina'ya hafif göz kırptım. Bu fıstıkların 3,5 yaşlarında olduklarında emin miyiz?
"Senin aklından neler geçiyor?" Dedim kuşku dolu bakışlarla Ural'a dönerken. Benim yüzümden işten kovulmasa rağmen başımın etini yemek yerine piknik düzenliyordu.
"Biraz doğayı keşfedelim istedim." Diye yanıtladı beni Ural imalı bakışları eşliğinde üzerime doğru eğilirken.
"Ural, rahat d...-"
Cümlemi tamamlamama kalmadan çalan zilin sesiyle Ural söylenerek ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi.
da onun hakkında konuşuyorduk." Dedim net bir ses tonuyla Ural'a bakarken. Kendileri sırıtarak bana bakıyordu.
"Biz de mi?"Dedi Caner ciddi bir ifadeyle.
"Sen gelmesen de olur." Diye yanıtladı Ural, Caner'i ters bir ifadeyle.
"Alınırım bak."
"Sende alınma kabiliyeti olsa çoktan senden kurtul...-" dedi Ural yediği dirsek yüzünden tamamlanamayan bir cümleyle.
"Tabiki sizde." Dedim Caner'e havadan bir öpücük atarken.
"O zaman ben hazırlıklara başlayayım hadi öptü...medim yani öpmedim bay."
Caner'in hızla salondan çıkışını keyifle izleyen Ural'a ters bir bakış atıp ağzıma bir ekler daha attım.
"Alin fazla tatlı yediğinde hastanelik olduğun gerçeğini hatırlatmama gerek var mı hayatım?"
Geçmiş gözümün önünden film şeridi misali geçip giderken yüzümü buruşturup kutuyu önümdeki sehpaya bıraktım. Allah'ım sen bana bir daha iğne yüzü gösterme.
"Alin, hayatım sadece bir hatırlatmaydı. Şuna bak suratın kireç taşı gibi bembeyaz oldu."
Ural bana doğru uzattığı koluyla omuzumu sarıp beni göğsüne çektiği sırada gözlerimi kapatıp kendimi anın huzuruna bıraktım.
"Anniiii, Cenk çantama oyuncak koydum diye benimle çocuk diye dalga geçiyor." Diye ağlayarak salona giren Lina eşliğinde Ural'ın kolları arasından çıkıp kızımı kucağıma aldım.
"Birtanem, tamam. Ağlama." Dedi Ural acı dolu bir sesle Lina'nın saçını okşarken. Hayır biz şimdi böyle hüngür hüngür ağlayan miniğimizi zaten çocuk olduğuna nasıl ikna edebilirdim ki?
"Uralcım ben çocuk muyum?"
Ural bana 'şimdi boku yedik' bakışları attıktan sonra koltuktan kalkıp önümüzde diz çöktü ve Lina'nın ellerini avucuna aldı.
"Hayatım yaşın itibariyle evet çocuksun ama yalnızca çocuklar bebekle oynamaz ki."
Şuan kucağımda Lina olmasa ayağa kalkıp Ural'ı alkışlayabilirdim. Bir çocuk anca bu kadar teselli edilemezdi yani.
"Bananee ya banane." Diye bağırarak ağlayışını kuvvetlendiren Lina'ya daha sıkı sarılıp saçına bir öpücük bıraktım.
"Baban şaka yaptı güzelim. Sen bizim kocaman kızımızsın ne çocuğu."
"Gerçekten şaka mı yaptın Uralcım?" Dedi Lina hevesle babasına doğru. Nanköre de bakın gönlünü ben alayım hanımefendi babasına dönsün hemen.
"Evet bebeğim, şaka yaptım."
"Bir daha beni üzecek şakalar yapma Uralcım."
Ural bize sımsıkı sarılırken yukarıdan gelen büyük sesle bu mutlu anımız yarıda kalmıştı.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMEN DOKTOR( FS1)
Romance(Fenomen Serisi 1. Kitap) "Şikayetiniz?" "Annem." Doktor civanım sandalyeden kalkıp yanıma doğru ilerledi. "Annenizi görmeden muayene edemem." Ural Dinçer'in ilk karşılaşması bu olmuştu Alin'le ama son olmayacaktı. İlk aşk, ilk heyecan...