"Aliiiiiiin...Hay seni doğuracağıma taş doğursaymışım. Eminim senden çok dinlerdi beni."
Annemin opera sanatçılarına meydan okuyan tiz sesini duyduğum anda kendimi yere attım ve ölü taklidi yapmaya başladım. Annemin bu naçizane numaramı yutmasını umuyordum. Toto sağlığım için yutması lazımdı. Fakat totoma inen 39 numara hafif topuklu terlikle beraber küçük bir çığlık attım. Bu hikayede yanaaan totom oldu.
"Meloş Sultan zaten taş doğurmuşsun. Şu güzelliğe bir bak." Dedim elimle kendimi gösterirken. Ego mu? Ay o da ne?
"Mahalleli gelecek birazdan rezil edeceksin beni. Alt tarafı iki patates doğra dedim sana be kızım. Anca kıçını kıvırıp yat sen zaten."
Saliha cadısı ve anası şeytan Hüda teyze beraberinde mahallenin 001 dedikodu timi ile bize gelecekti. Ve bende onlara patates salatası mı hazırlayacaktım? Yok daha neler.
"Zaten sayende kıvırıp yatabileceğim bir kıçım kalmadı Meloş. "
Annem ellerini dua eder gibi havaya kaldırıp yüzünü sıvazladı. "Kızım sen Ural oğluma büyü falan mı yaptın? Adam kaç yıl okumuş etmiş aklı başında biri. Seni almasının başka açıklaması olamaz."
Öyle ölmem Meloş. Sen direkt füzeyle gel bana. Hiç bir Anne evladını gömer miydi? Valla benimki hobi olarak gömüyordu. Hemde yerin yedi kat dibine.
"Buna da eyvallah Meloş Sultan. Buna da Eyvallah."
Yerden kalkıp sinsice mutfakta annemin yaptığı - sanki ben yapabiliyordum ya - elmalı kurabiyelere elimi uzatacağım sırada annemin sesi duyuldu. "Çirkin ellerini kurabiyelerimden çek."
"Oha? Nereden gördün be? Götünde gözün mü var?" Dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Sakat kalmak istemezdim yani.
"Oha sensin. He kızım götümde gözüm de kulağım da var."
Bu evde çok garip şeyler oluyordu. Şüphelendim senden Meloş. Burnumu çekip kurabiyelere veda ettikten sonra salona geçtim. Doğu bey manitasıyla buluşmaya gidince böyle kimsesiz kalıyordum. Ural kociş zaten işteydi. Caner de kendine klinik açmak için mekan bakıyordu. Anlayacağınız bir ben evdeydim. Mutsuz son.
"Kızım aç kapıyı. Beklemesin misafirler."
"Ay anne beklesinler nolacak?"
"Yürü Alin."
Derin bir of çekip kapıyı açmaya gittim. Bu gıybet sever kardeşler beni çiğ çiğ yerlerdi. Kendi kahramanım olma vakti gelmişti. Sessizce bir köşeye sinip hasta taklidi yapabilirdim ama bunu annem yutmazdı tabiki. Sonuna kadar inkar politikası. Ayy bu da çok saçmaydı. Kurtar kendi canım kendim.
Zil tekrar çaldığında elimle ağzımı kapatıp kapıyı açtım.
"Alin kapıda çürüttün bizi."
Hırkası bana vermek üzere uzatan Hüda Teyzeyi elimle durdurdum. "Gönül isterdi ki hiç açmayayım ama annem işte. Hem bende tik var başkalarının giysilerine tutamam. Herkes kendi işini kendi görmeli öyle değil mi? Başkasına muhtaç olmak kötü şey."
Hüda Teyze, Saliha, Kübra Abla ve Handan Teyze beni susturmak adına montlarını kendileri asmaya başladı. İşte işe yaramıştı. Birşey yapmak mı? Ben sadece konuşuyordum. Bu onlara yeterdi bilee.
"Hoşgeldiniz." Annemin neşe dolu sesiyle yüzümü buruşturdum. Şu facia dörtlüyü görüp nasıl neşeli kalabiliyordu? Çok merak ediyordum.
"Hoşbulduk Melek, Hoşbulduk." Dedi grup sözcüsü Handan Teyze.
"Aşk olsun Melek. Alin kızımızı sözlemişsin hiç de haber vermedin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMEN DOKTOR( FS1)
Romance(Fenomen Serisi 1. Kitap) "Şikayetiniz?" "Annem." Doktor civanım sandalyeden kalkıp yanıma doğru ilerledi. "Annenizi görmeden muayene edemem." Ural Dinçer'in ilk karşılaşması bu olmuştu Alin'le ama son olmayacaktı. İlk aşk, ilk heyecan...