Alin'in kombini 👆🏻👆🏻 👆🏻
Gece boyunca stresten gözüme zerre uyku girmeyen ben saatin sabah beşe gelmesiyle yatağımdan kalkmıştım. Ural beyimiz gece dumanla haberleşmemize gerek kalmadan bugün 9'da yola çıkacağımızı ve yedide beni kulübede bekleyeceğini kaba ve soğuk bir dille belirtmişti.
Yatağımdan zorla kaldırdığım bedenimi banyoya atıp uzunca bir duş almış ve tavşanlı bornozumla odama gelip dolabın altına oturmuştum. Ne giyecektim ben şimdi ya? Her kız gibi dopdolu olan dolabıma rağmen giyecek hiçbir şeyim yokmuş gibi hissediyordum.
Zorda olsa karar kılıp üzerimi giydikten sonra (medya) makyaj masama oturdum. Uykusuzluk dolayısıyla morarmış göz altlarımı bir çırpıda kapattım. Dudağıma nude bir ruj sürdükten sonra, kirpiklerime hafif rimel sürüp parfümümü sıktım.
06.30
Hazırdım. Ve son yarım saatim vardı. Delirip dakika saymaya başlamadan bir an önce kurtulmam lazımdı bu odadan.
Biraz hava almak için cama çıktığımda Ural'ı kulübenin önünde yere oturmuş bir şekilde görmeyi tabiki de beklemiyordum.
Bir yanım onu bekletmemek adına erken gitmemi söylerken diğer yanım 'zaten ilanı aşk edeceksin bırak da beklesin' diyordu.
06.45
Yavaş yavaş yataktan kalkıp saçlarımı ve üzerimi düzelttikten sonra sesizce odamın kapısını açıp dışarıya süzüldüm.
Merdivenleri yavaş yavaş inerek salona geldiğimde masada duran bardaktan bir yudum su içtim. Dışarıya yaklaştıkça hızlanan kalp atışlarıma titreyen ellerim de eklendiğinde geri dönüp koşa koşa kaçmamak için kendimi zor tutuyordum.
Bahçeye adımımı attığımda ciğerlerime dolan temiz hava resmen yakıp geçmişti beni. Bu nasıl heyecansa aldığım nefeste bile rahat vermiyordu. Bari nefes alırken sal abicim.
Yanına yaklaşmamla Ural ayağa kalkarken yüzünde birkaç gündür takındığı soğuk ifadesi vardı. "Ne konuşacağız?"
"Gelmezsin sanıyordum ama sen benden önce gelip birde beklemişsin bakıyorum."
Ural göz devirip yanımdan uzaklaşacağı sırada kolundan tutup engel olmuştum. Bunu onun yapması gerekmiyor muydu? Bu terslikte bir iş vardı.
"Evet dinliyorum."
"Ural..."dedim elimi yanağına koyarken. Bu fazladan cesaret nereden geldiyse çok iyi olmuştu. Titreyen elimi fark eden Ural elini elimin üzerine koyup yanağından çekti.
"Alin iyi misin?Titriyorsun"
"Hastaneye geldiğim o gün. Sen benden kan alana kadar kendimi hep yaşayacağım acıya odaklamış onu düşünmüştüm. Çünkü biliyordum canım yanacaktı. Ama sen ben görmeyeyim diye kolumu kapattığında korkum bir nebze olsun azalmıştı. Çok narin davranıyordun çünkü. Sonra ben başımı senin omuzuna yasladığımda burnuma dolan o koku öylesine huzur ve güven aşılamıştı ki bana. En büyük korkum sandığımı örtbas etmişti."
Ural yüzünde biraz da olsun yumuşamış bir ifadeyle hiçbir hareketimi kaçırmadan dikkatle beni izliyordu.
"Nasıl oldu anlamadım? Avm'de yaşananlar, bizim restoran, yemeğe gitmemiz her şey o kadar kusursuz geldi ki bana düşününce. Ama korktum. Bize yemeğe geldiğinde üçümüz uyuya kalmıştık ya hani. Ben uyandığımda Doğu bizi baş başa bırakmıştı. Benim elim yanağındaydı senin dudakların avucumda. O an nasıl mutlu hissettim sana anlatamam. Daha sonra bana makyaj yapman çok çok özeldi. O sabah annem sana arkadaşım olduğunu söyleyince garip bir şekilde farklı bir tepki verdiğim için kendime kızıp kalktım masadan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMEN DOKTOR( FS1)
Romance(Fenomen Serisi 1. Kitap) "Şikayetiniz?" "Annem." Doktor civanım sandalyeden kalkıp yanıma doğru ilerledi. "Annenizi görmeden muayene edemem." Ural Dinçer'in ilk karşılaşması bu olmuştu Alin'le ama son olmayacaktı. İlk aşk, ilk heyecan...