Sabahın erken saatlerinde başlayan 'annemden izin koparmanın sonuçları ve valiz hazırlama' maratonum hız kesmeden devam ediyordu. Beklediğim üzere annem izin verdiği dakikadan itibaren tüm işleri bana yaptırıyordu. Bende iznimi iptal etme ihtimaline karşın dediği her şeyi yapıyordum. Kendileri daha yarım saat önce beni çağırıp teyzemin istediği suyu bana getirtmişti. Ben üst kattan alt kata inene kadar kadın susuzluktan susuzluktan ölürdü zaten.
"Alin kızım şuraya bir bakar mısın?"
Haydaaa!
Annemin görmeyeceğini bildiğimden gözlerimi devirdim. Merdiven korkuluklarından kayarak salonun tam ortasına zıpladım. Tatile gitmeden sakat kalmasam iyiydi valla.
"Buyur Meloş'ların en güzel, en cool, en mübarek, en sevimli ve en düşüncelisi."
"Dünyalar güzelim ben tatlı aşerdim de nereden sipariş verebiliriz diye soracaktı annen." Dedi Banu Bebeğim. Teyzemler içinde en genç olan oydu. Daha 29 yaşında ve ilk bebeğine 7 aylık hamileydi.
"Yuh Anne yuh! Telefondan arayacaksın tabiki de. Daha valizime bir çorap koyamadan bunun için mi çağırdın?"
"Tamam tamam söylenme hemen."
Sevda teyzem gözlüklerinin üzerinden bana bakıyordu. "Müstakbel damat ile ne zaman yüz yüze tanışacağız?"
Kesinlikle teyzemlere Ural'ın resmini gösterip müstakbel damadınız diye tanıtmamıştım. Yanlış anlaşılmasın yani.
"Yarın beni almaya gelecek. O saatte uyanık olursanız tanıştırırım. Gerçi ben bile o saatte uyanık olacaksam siz hayli hayli olursunuz zaten."
Odama geri çıktığımda yatağımın üzerine koyduğum giysileri valizime yerleştirmeye devam ettim. İki valizin bana yeteceğini umuyordum. İnşallah umduğum gibi de olacaktı. Ural'ın tabiriyle defolu olan giysilerimin hepsi şuan valizden bana el sallıyordu. Allah'tan evime gelip de valizimi kontrol edecek kadar manyak değildi. Evet giydiklerime laf ediyordu fakat hiçbir zaman çıkarmamı veya giymememi söylemiyordu. Sadece dalga geçer gibi yaparak inceden laf atıyordu.
Koca bir valizi dolduracak kadar elbiseyi özenle yerleştirdikten sonra diğer valizd de ayakkabılarım, çantalar, bakım malzemeleri, fazladan makyaj malzemelerim, kremler vs. Derken çoktan dolmuştu bile. Şu iki valizi hazırlarken 5 yıl daha yaşlanmış evde kalma kıvamına gelmiştim valla.
Gündelik kullandığım makyaj malzemeleri, parfümümü falan masanın üzerinden bırakarak yarın hazırlandıktan sonra çantama atmayı aklımın bir köşesine not ettim.
Varlığını unutmaya yüz tuttuğum telefonumun zil sesinin tüm odada yankılanmasıyla uzandığım yerden kalkıp elime aldım. Burgu makarnam arıyordu. Tabi ben işe odaklanıp unutmuştum lan onu.
- Buyrun Alin Kahraman'ın telefonu.
- Şey ben Alin Hanımla görüşebilir miyim?
- Kimin aradığını söyleyeyim?
- Burgu makarna, sarı biber, sarı bok, müstakbel kocası seçin işte birini.
- Ayyy yavrum lakaplarını nasıl da biliyor.
- Bilmez miyim? Ağzından iltifat duyamayınca bünyem olanları kabul etti.
- Yaaa şapşal. Eee kıvırcık puşt nasıl?
- Onu Caner'e desen?
- Reddedildi. Sensin o da.
- Senden gelsin de. O da kabul. Eee neler yaptın?
- Valizimi yeni bitirdim. Ve annemden izin almanın eziyetini çekiyorum. Su doldurtmak için bile beni çağırıyor.
- O zaman görüşürüzTelefon suratıma kapandığında öylece bakakalmıştım. O neydi la? Ben az önce ne yaşadım. Niye telefon suratıma kapanmıştı ki şimdi?
Halımın üzerine geri uzanıp tavanı izlemeye koyuldum. Kanıtlanmamış olsa da en etkili terapi çeşitlerinden biriydi tavana bakmak.
"Aliiiin Kızım buraya gel."
![](https://img.wattpad.com/cover/219885791-288-k77928.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMEN DOKTOR( FS1)
Romance(Fenomen Serisi 1. Kitap) "Şikayetiniz?" "Annem." Doktor civanım sandalyeden kalkıp yanıma doğru ilerledi. "Annenizi görmeden muayene edemem." Ural Dinçer'in ilk karşılaşması bu olmuştu Alin'le ama son olmayacaktı. İlk aşk, ilk heyecan...