FENOMEN DOKTOR( FS1)

FD'6

Buraya çok sevdiğim bir şarkıyı bırakıyorum👇🏻👇🏻
Enrique Iglesias-Finally found you

Doğu'dan...

Alin'in söylene söylene odadan çıkmasının ardından Ural'ın karşısına oturdum. "Sorun ne? Bu tavrın sebebi ne?"

"Bu soruyu kendine sor."

"Bana kelime oyunu yapma."

Belli ki ortada bir yanlış anlaşılma vardı. Sakin kalmalıydım. Pireyi deve yapmanın gereği yoktu.

"Abicim benim oyun yaptığım yok. Neyden bahsettiğini bilmiyorum."

Ural şüpheyle bana baktıktan sonra yerinden kalkıp karşıma oturdu. Sanırım ufaktan eriyordu buzları. "Sabah seni aradım. Bil bakalım telefonu kim açtı?"

"Sabah mı? Kim açtı?"

Ben ne bir zil sesi ne de bildirim görmemiştim. Ne diyordu bu ne araması? Merakıma yenik düşüp arama kayıtlarına baktığımda gördüğüm şeyle gözlerim açıldı. Ural beni aramıştı ve yalnızca 50 saniye konuşmuştuk. İyi de ne zaman?

"Alin açtı abicim. Ve bana senin yanında olduğunu söyledi. Sonra da iyi geceler deyip kapadı. Bana iki taraflı oynayamazsın anladın mı?"

Demek Alin ha. Belliydi şimdi bu öfkesinin sebebi. Kıskanmıştı.

"Bundan ne çıkardın acaba?"

"Abi siz hani arkadaştınız. Ne zamandır arkadaşlar beraber yatar oldu?"

Ortamın ciddiyetini delip geçen kahkahamla Ural öfkeyle kaşlarını çattı. "Doğu ne gülüyorsun?"

"Dün restoranda olanları sorup Alin'i gıcık ediyordum. O da her seferinde kaçmak için ağzına mısırları dolduruyor ve benimle konuşmuyordu. Bende ona senin sevgili yaptığını söyledim ve sanırım biraz fazla üzerine gittim. O da bana sinirlenip yatağa yattı. Dedim bizim deli bana sinirlendi yatağının yanında pufa oturup uyudum sadece bırakmadım onu. O da yataktan kalkıp diğer pufun üzerine oturdu ve öyle uyudu benimle. Arkadaşça."

Söylediklerimi pür dikkat ve gülerek dinleyen Ural'ı görmemle aniden ciddileşti ve boğazını temizledi. "Olay bu yani?"

"Evet bu."

"Şu hayatta her şeyi affederim,kabullenirim ama yalanı asla. Pembeydi beyazdı farketmez. Hayatımda hiçbir zaman yalana ve yalancılara yer olmadı,olamaz da. Alin öyle deyince ben sizi sevgili sandım. Yani bana yalan söyledin sandım. Ondan böyle davrandım."

"Yani kıskanmadın?"

Bende inanmıştım buna.

"Yok ne kıskanması."

...

"Eeeee işte öyle kızım. Daha sonra benim oğlan terk etti bu sarı şeytanı. Nişan yüzüklerini bile istemedi böyle de cömerttir benim oğluşum. O gün bugündür de hayırlı bir kısmet arıyoruz işte tosunuma."

Gıybet diye başlayan sohbetimiz ufaktan evlendirme programına dönüyordu sanki. Ahh canım teyzem. Bahsettiğine göre sarı şeytan fena boynuzlamıştı oğluna. Aman o çocuk da nasıl o kadar saf olabiliyordu ki.

"Ayy teyzem senin de oğlan baya safmış be."

"Yok kızım sevdiğinden dolayı hiç şüphelenmedi. Böyle de güzel sever benim oğluşum."

Hay ben senin oğluna... Ne bu be? Her cümlenin sonunda böyle cömerttir benim oğluşum böyle güzel sever benim oğluşum. Başlayacam senin oğluşuna.