FD'47

1.1K 65 7
                                    

Müfettiş Meloş gadget iş başında.

Evet evet yanlış duymadınız 200 değil 100 değil sadece 400 lira.

Aklımda halaya duran saçma düşünceleri topuklu ev terliği ile kovalayıp annemi izlemeye koyuldum. Daha yeni yıkadığım bulaşıklara adeta bir nükleer atık muamelesi yapıp elinin ucuyla tutup inceliyor ve her seferinde o gül cemalini buruşturuyordu. Ben yıkamayı beceremediğim için değil yalnız. Yani şimdi durup dururken yanlış anlaşılmasın. Bunlar hep annem bir işi yapma konusunda çıtayı baya bir yükselttiği için oluyordu. Hep ondan yani.

"Valla sen evde kalacaksın kız."

Tabiki de göz devirdim. Yani devirmedim diyecektim. Ben o kadar hayırsız bir evlat mıyım sizce? Ayıp denen birşey var ayol.

"Birkaç gün sonra düğünüm var."

Anlayacağınız ben evde kalmıyorsam kimse kalmazdı. Sorun yok kızlar.

"Yavrum benim. Birkaç güne kendi evine gideceksin. Sen orada adamı öldürür baba evine geri dönersin. Bulaşıkların yarısı kirli kalan yarısı da köpüklü."

Bakışlarımı tezgahın üzerinde köpük gölü oluşturmuş tabaklarda gezdirdim. Tamam tamam Annem haklı olabilirdi. Hattaa anam haklıydı bee. Yani Ural'ı öldürmek harici konularda tabi.

"Bulaşıkları makinenin yıkayacağını düşünüyordum ben."

Nasıl da zekiyim?

Cidden yani evde bir makine dururken ben neden bulaşık yıkayayım. Canımı yolda bulmadım ki. Yani benim bulaşık yıkamam resmen intihar etmemle eş değer birşey. Ya zehirlenirim ya da kendimi keserim. O yüzden yaşasın bulaşık makinesi. Hatta ben İzmir'deki evimize iki tane aldırayım. Her ihtimale karşı biri bozulur falan.

"Yok anam suç bende. Ben niye seni daha önce zorla kulağından tuta tuta çalıştırmayı denemedim ki."

"Başarılı olamayacağına bildiğin içindir Meloş."

Annemin kaşları saniyesinde çatıldı. Ve o pamuk elleri yüzyıllar boyunca kullanılan en tehlikeli silaha gitti. Ev terliği. Tüylüsü, topuklusu hele de lastik gibi olanı. Onun deride yarattığı acı ve yanma. Aman Allah'ım düşününce bile totom acıyor resmen.

"Kızım. Annem. Evlisin sen. Ural oğlum işten gelip de yorgun argın yemek mi pişirecek? Eve geldiğinde önünde bir tabak sıcak çorbası bir yemeği olmayacak mı?"

Valla bu Meloş'tan korkulurdu be. Resmen vicdanımı devreye sokuyordu. Ve kahretsin ki fazla başarılıydı.

"Ural oğlunsa bende kızınım amaa."

Evet haklıydı haklı olmasına da bunu onun bilmesine gerek yoktu ki.

"Anladık sen akıllanmayacaksın. Allah oğluma sabır versin."

"Kızına da." Ayaklarımı yere vura vura mutfaktan çıkıp odama doğru uçuş yaşadım. Öfkemi bahane edip işten kaytarmak mı? İşte bu tam benim yapacağım türden bir şeydi.

Cidden Ural için yemek yapmayı öğrenebilir miydim? Tabiki de. Onun için değil de kimin için öğrenecektim. Millete kocasını aç bıraktı dedirtmezdim. Asla. Hele de o gıybet örgütü Saliha ve yandaşlarına. Bende Alin'sem kıvırcık puştumu aç bırakmazdım. Yani ilk başlarda biraz zehirlenme tehlikesi atlatabilirdik fakat denemeden bilemezdim ya. Sonuçta kimse annesinin karnından aşçı doğmuyordu ya. Bende yapardım bir şekilde. Atomu parçalayacak değildim ya. Yani neticede parçalamam gereken tek şey üşengeçliğimdi.

Bir dakika, bir dakika. Ben şimdi ev hanımı mı olacaktım. Sabahtan akşama kadar Ural'ı bekleyecek, nöbette olduğu geceler camdan yolunu mu gözleyecektim. Amann be Ural nöbete kalmıyordu ki.

FENOMEN DOKTOR( FS1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin