FD'62

569 43 8
                                    

Uykumun en romantik dakikalarından karnıma giren sert ağrı ve bacaklarımdaki bir ıslaklıkla uyanmıştım.

Gözümü kapatıp bu anı geçsem oluyor muydu?

Çünkü... Şuan bunu yaşamamam gerekiyordu.

Henüz erkendi... Daha bir ay vardı.

Ural'a seslenmem gerekiyordu. Ama sesim çıkmıyordu. Sanki görünmez bir el sımsıkı boğazımı sarmış nefes almama bile engel oluyor gibiydi.

Böyle duramazsın Alin, Ural'ı uyandırman gerekiyor.

Sakinleşmek adına burnumdan aldığım sık nefesleri geri veremiyordum. Aldığım her nefes bir fırtına bulutu gibi oturuyordu sanki ciğerlerime.

Ve korkuyordum.

Şimdi olmaz Alkın, şimdi gelemezsin Annecim.

Kendimi biraz da olsa topladığım sırada boşta kalan kolumla Ural'ı dürtmeye çalışıyordum. Uyanması gerekiyordu. Yanımda olması, beni kurtarması gerekiyordu.

"Lütfen Ural..." Diye fısıldadım çaresiz sesimle. Ama yorgundu ve belki de dokunuşlarımı hissetmiyordu bile. Allah'ım ne olur bana yardım ett...

Aklıma gelen fikirle Ural'a uzattığım elimi karnıma sarıp diğer elimle yatağın yanında duran sürahiye çarptım. Cam sürahi büyük bir sesle yere düşerken Ural da sonunda uykusundan uyanmıştı.

"Alin... Eve hırsız mı girdi? Sakin ol hayatım ben ba...- Alin neyin var?"

Ural geç de olsa sorunun bir hırsız olmadığını anlamış ve üstümdeki yorganı açmıştı. Yüzündeki ifade ise Cenk'in ailesinden hakaret işittiği o günle birebir aynıydı. Yine canı yanıyordu. Benim aklıma getirmeye korktuğum ihtimal onun güzel gözlerini doldurmuştu.

Hızla yataktan kalkmıştı Ural. Telefonunda birkaç şey yaptıktan sonra Ambulans'ı aramıştı... Ambulans. Hani şu içinde nice yaşamların son bulduğu o araç. Bize ait olan, ailemize ait arabamızla hastaneye gidemeyeceğimiz kadar vahim miydi durum yani?

Korktuğun için bunları düşünüyorsun, öyle bir şey yok.

Karnımda yeniden etkisini sürdüren ağrıya karşın güçlü bir çığlık attım. "Biri bebeğimi alıyor Ural, kurtar onu..." Diye bağırdım. Bu acı çok büyüktü, çok. Sanki birileri bıçakla karnımı kesip Alkın'ı benden alıyormuş gibi hissediyordum.

Lütfen yaşa birtanem... Baban gibi kıvır kıvır saçların olsun, masmavi gözlerinle gül bize. Hem abin ve ablan da var. Onlara, ben açıklayamam yokluğunu.

"Alin... " Diye bir fısıltı duydum. Ural yanıma oturmuş yüzümü elleri arasına almıştı. Mavi gözleri bulutlanmıştı. Ağlayacak miydi?

Ural'a cevap vereceğim sırada ambulansın sireninin o acı sesi duyulmuştu sitemizde. Acaba çocuklarım bu sese uyanıp korkar mıydı? Uyanmasınlardı. Her şey kötü bir kabustu ya zaten bitince ben öpe öpe uyandırırdım onları.

Kapanmak için direnen gözlerimi son bir gayretle açık tutmaya çalıştığım sırada içeriye giren ambulans çalışanları eşliğinde buluşmuştu gözlerim karanlıkla.

Ural'dan...

"Alkın, bırakma beni oğlum."

Alin'den yükselen acı dolu fısıltı bir hançer olup saplanmıştı göğsüme. Kim bilir nasıl da korkuyordu güzel meleğim?

Bende korkuyordum...

Keşke hiç tıp okumamış olsam diye geçiyordu içimden. Engel olamıyordum bu düşünceye. En azından başımıza gelme ihtimali olan o kötü senaryoları hiç bilmezdim.

FENOMEN DOKTOR( FS1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin