Medya: Alin'in kombini
•°•°•°•°•
Elimde tuttuğum domatesi sinirle tezgahın üzerine bırakıp ellerimi üzerime sildim. Evet mutfak ortamında tam bir pasaklı olabiliyordum. Çoktan temizlenen ellerimle tabletimin yanına ilerleyip videoyu geri aldım. Ben 4 domatesi doğrayana kadar kadın yemeği bitirmişti. Hadi ama bu videolar biz yemek öğrenelim diye değil miydi? Daha kadının ne yaptığını anlamıyordum. Nasıl birşey öğrenecektim acaba?
Onuncu defa izlediğim görüntüleri yeniden oynatmaya başlayıp domatesimin başına geçtim. Hadi ama bir çorba yapmak ne kadar zor olabilirdi ki? Tamam tamam itiraf ediyorum fazlasıyla zordu.
Kadının dediklerini videoyu birkaç defa daha geri sararak uyguladıktan sonra canım domateslerimi pişmeleri için tencereye koydum.
Çorbama başlamadan önce pişirmeye bıraktığım kıymalı harcı ve beşamel sosumu da masada yanıma alarak özenle haşladığım lazanya hamurunu tepsiye dizip onu da ağır ağır hazırladım.
Annemden aldığım uyarıcı sonucu hazırlama gereği duyduğum ara sıcak için kırmızı biberleri yıkadım. Peynir ve maydanozdan yaptığım iç harcını içine koyup dışını da galeta ununa ve yumurtaya bulayıp kızartmak üzere fırına attım.
Dinlenmek için kendimi sandalyeye attığım sırada bakışlarım duvardaki saate takıldı. Ural ve ailesinin yemek için gelmesine 45 dakika falan kalmıştı. Ve bu süre zarfında benim hem çorbayı hazırlayıp hemde kendim hazırlanma ihtimalim yüzde sıfırdan bile düşüktü.
"Anneeeee... Ben hazırlanmaya çıkıyorum. Lütfen çorbamla ilgilen."
Annem sabahtan beri hiçbir işe el sürmeden oturduğu koltuğundan bana baktı. "Bir saat domateslerle savaşırsan böyle olur."
"Anne hadi hadiii."
Cevap beklemeden koşarak merdivenleri çıktım. Temizlik de dahil olmak üzere tüm işleri ben yapmıştım. Ve itiraf etmek gerekirse merdivenleri çıkarken kendimi sanki bir dağın zirvesine tırmanıyormuş gibi yorgun hissetmiştim.
Kendimi banyoya atıp en hızlısından bir duş alıp giyinmeye koyuldum. Harun Amcanın da geleceğini var sayarsak pek de açık giyinemezdim. Doğrusu zaten Ural sağolsun dolabımda çok açık hiçbir şey kalmamıştı da.
Üzerime hafif yarım bir tişört ve uzun bir etek giydim. Saçlarımı kafama göre dağınık bir topuz yapıp makyaj yapma gereği duymadan odamdan çıktım.
Mutfağa ilerlediğimde SuperAnnem çoktan hazırladığı çorbayı servise hazırlamış ve masayı hazırlamıştı. Mutfakta olmadığına göre o da giyinmeye çıkmıştı. Doğu ve Caner hala ortada yoktu. Evet bu bir aile yemeği olabilirdi. Onlarda benim ailemdi zaten.
Zil sesi tüm evde yankılandığında hızlı adımlarla kapıya koştum. Karşımda Ural'ları görmeyi beklerken Saliha ile göz göze gelmek aşırı şaşırmama neden olmuştu doğrusu.
"Annemler sohbet ederken duydum. Bu akşam aile yemeği varmış. Sizin için içli köfte yaptım."
Elindeki tabağı bana uzatan Saliha'ya yalancı bir gülümseme bahşettim. Lazanya ve içli köfte cidden inanılmaz bir ikili olacağa benziyordu.
"Teşekkür ederim. Çok düşüncelisin."
Saliha'yla şaşırtıcı derecede uzun süren kapı önü konuşmamız evin bahçesine Ural'ın arabasının girmesiyle son bulmuştu. Saliha müsade isteyip yanımdan ayrılırken Doruk arabadan inip koşarak bacaklarıma sarılmıştı. Cidden kısa boylu olmak bu hayatın en büyük kazığıydı. Kendimden biliyordum yani. İnsanların diz kapaklarını sarılmak cidden berbat bir dramdı benim için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMEN DOKTOR( FS1)
Romance(Fenomen Serisi 1. Kitap) "Şikayetiniz?" "Annem." Doktor civanım sandalyeden kalkıp yanıma doğru ilerledi. "Annenizi görmeden muayene edemem." Ural Dinçer'in ilk karşılaşması bu olmuştu Alin'le ama son olmayacaktı. İlk aşk, ilk heyecan...