Bu gece nefretim kendimeydi. Kızgınlığım kendime. Yüreğimde cayır cayır yanan bir yangının ortasında korkuyla çırpınan cesaretim vardı. Hiç gözyaşı yangını daha da harlar mıydı demeyin! Harlıyordu. Ural'ın gözlerinden dökülen her damla yaş yüreğimdeki yangını daha da kızdırıyordu. Cesaretim, mücadelesinin son demlerinde de başında olduğu gibi sessizliğine gömülüyordu ve dört bir yanı kavuran yangına bırakıyordu kendini.
Ve ben...Sadece susuyordum. Tıpkı sevdiğim adam saatlerce dizlerimde ağlarken yaptığım gibi o uyuya kaldıktan sonra da susuyordum. Ne denirdi bilmiyordum? Yaşadığı acıyı ne teselli ederdi? Veya bir tesellisi var mıydı? Bilmiyordum. Kahretsin ki Ural'ı içinde bulunduğu durumdan çekip çıkaracak hiçbir şey bilmiyordum.
Sinirle titreyen ellerimi sakinleşmek adına Ural'ın saçlarına koydum ve oynamaya başladım. O ağlarken sadece bunu yapabilmiştim saçlarıyla oynayıp onu şefkatimle sarıp sarmalamıştım. O ise ağlamıştı. Erkekler ağlamaz diyenlere inat gece boyunca ağlamıştı. Kardeşim dediği adamın ölümünden sorumlu tutulmasına ağlamıştı. Ailesini kaybettiğinde ona aile olan insanlardan yediği katil damgasına ağlamıştı. Önümde babası gördüğü adamdan işittiği hakaretler sonucu ayaklar altına alınan gururuna ağlamıştı. Belki dili susmuştu bu gece ama gözyaşları çok şey anlatmıştı.
Saçlarındaki elimi yanağına indirdim. Her an bana neşeyle bakan o gözlerin ağlamaktan kızaran şişmiş hallerine ben nasıl bakacaktım?
Ural farklıydı hemde çok farklıydı. Filmlerle insanlara empoze edilen barlarda takılan, içkiden başka bir şey bilmeyen, can yakmayı umursamayan karakterlerden değildi. Bu alışılagelmiş kötü adam karakterinin tam tersiydi. İyi niyeti, şefkati, masumluğu, saygısı...her şeyiyle bambaşkaydı.
Güneş'in doğmasıyla gecenin sessizliği yerini yavaş yavaş başlayan günün gürültüsüne bırakıyordu.
'Keşke bir mucize olsa' diye geçirdim içimden. 'Keşke bir mucize olsa da Ural yaşadığı tüm tatsızlıkları unutsa.' Tek duam buydu bundan sonra, doğum günlerimde tuttuğum tek dileğim.
Kaçta eve gelmiştik? Ural kaç saat ağlamıştı? Ne zaman uyuya kalmıştı? Hiçbir şey bilmiyordum. Şuan tek bildiğim dışarıyı aydınlatan güneşin bir gün o karanlık insanların yüreğine de vuracağıydı.
"Alin?" Ural'ın sesi saatlerdir içinde bulunduğum düşünce girdabından çekip çıkarmıştı beni.
"Efendim Canım?"
"Sen uyudun mu?"
"Evet çok güzel uyudum. Sen uykunu alabildin mi?"
Yalandı. Uyumadığımı öğrense kendini suçlayacaktı.
"Uyudum bende. Seni rahatsız etmedi değil mi dizlerinde uyumam?"
"Saçmalama Ural. Ne rahatsız edecek beni? Sevdiğim adamın dizlerimde uyuması mı?"
Ural dizlerimden kalkıp yatakta yanıma oturdu. Yüzündeki buruk gülümsemesi ile kollarını bana sardığında bende çoktan o huzur bulduğum sıcaklığına kavuşmuştum bile. "Hazırlan. Sizi tanıştıracağım."
Ben hazırlanmak için yatağımdan kalkarken Ural da üzerini değiştirmek adına odamdan sessizce çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMEN DOKTOR( FS1)
Romance(Fenomen Serisi 1. Kitap) "Şikayetiniz?" "Annem." Doktor civanım sandalyeden kalkıp yanıma doğru ilerledi. "Annenizi görmeden muayene edemem." Ural Dinçer'in ilk karşılaşması bu olmuştu Alin'le ama son olmayacaktı. İlk aşk, ilk heyecan...