FD'10

4.4K 245 15
                                    

Yüzüme vuran fazladan güneş ışıkları ile gözlerimi açmak zorunda kalmıştım. Akşam kırk saat konuşma provası yaparsan perde kapatmayı tabiki de akıl edemezsin Alin,  aferin Alin. Elim komodinde duran telefonuma gittiğinde saatin 10.30 olduğunu gördüm. Güya Ural Bey benimle konuşacaktı güya.

Yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra odamdan çıktım. Karşımda duran Ural'ın odasının kapısını açtım ve içeriye girdim. Kocaman yatağın her tarafına yayılmış yatıyordu. Uyandırmalı mıydım? Sanırım evet. Herkes uyanmadan rahat rahat konuşsak daha iyiydi.

Odasının her köşesi buram buram Ural kokuyordu. Zaten her şey de o kokuyla başlamamış mıydı? Düşünüyordum da o gün o omuza yaslanmasam veya Ural yerine başka bir hemşire benden kan alsa şuan nerede olurdum acaba? Sevgiye yabancı bir şekilde birkaç yıl daha yaşardım belki.

Ural benim için değerliydi. Gittikçe artan bir değerdi bu. O bana sevgiyi öğretmişti bir nevi. Sevmeyi, güvenmeyi, huzuru...

"Alin...?"diyen Ural'ın sesiyle ne ara oraya gittiğini bilmediğim elimi yanağından çektim ve önüme döndüm.

"Yanağında toz vardı onu sildim de... Şey aa...biz konuşacaktık."

"Doğru ya özür dilerim. Şimdi konuşsak olur mu?"

"Olur tabiki."

Ural yatakta oturur pozisyona gelip bana bakmaya başladı. "Önce benim bir soru sorma hakkım var mı?"

"Ahh tabiki."

"Bir haftadır neden benden kaçıyorsun?"

"Aslında anlatacağım şey de buydu."dedim yatağın üzerine çıkıp bağdaş kurarak. "Senden kaçtım çünkü.... Şey yaa... Nasıl desem?.. Şey ya şey... Kahretsin ya..."

Heyecandan akşam tıkır tıkır yaptığım konuşmayı resmen iki kelimeye indirmiş şey şey deyip durmuştum. Sinirlerime hakim olamayıp yataktan kalkacağım sırada Ural'ın kolumdan çekmesiyle olduğum yerde kalmıştım. Bir klişe daha.

"Alin?"

"Caner ve beni yanlış anlamandan korktum."

Yüzündeki hafif şefkat dolu tebessüm yerini kocaman bir gülümsemeye bıraktı. "Saçmalama. Sen bir şeyi gelip bana anlatmadığın sürece ben ne düşünürsem düşüneyim kendime bile inanmam."

"Şey kahvaltı hazırlasak mı?"

"Olur."

Ural yanıma geldiğinde beraber odadan çıkıp mutfağa inmeye başladık. Evet Alin Kahraman. Elini kesmek yok. Yüzüne un bulaştırmak yok. Çilek gibi bir meyveye ısırmak yok. Boyunun yetmeyeceği bir yere uzanmaya çalışmak yok. Klişelere karşı önlemler vol 1.

Mutfağa girdiğimizde Duru Ablanın çoktan hazırladığı kahvaltı masası ile karşı karşıyaydık. Ve her şey cidden olağanüstü görünüyordu.

"Ellerine sağlık Duru Abla. Keşke bize de desen yardım ederdik."

"Sizin konuşacak şeyleriniz yok muydu? Yaptım işte tek başıma. Hem kafam dağıldı."

Birkaç küçük işe yardım ettikten sonra hep birlikte masaya oturduk. Neşe dolu sohbetlerimiz eşliğinde uzunca bir kahvaltı yaptık.

Kahvaltı sonunda Duru ablayı odaya yolladıktan sonra  masayı Ural'la kaldırmaya karar verdik.

...

"Evet küçük şef şimdi krema zamanı."

Doruk önceden hazırladığımız kremayı dolaptan çıkarıp doğradığım meyvelerin yanına koydu. "Krema hazır şef abla."

FENOMEN DOKTOR( FS1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin