FD'52

1.1K 76 19
                                    

Medya: Ay çiçekleri içinde bir adet yakışıklı fenomenimiz 🖤

Okumaya başlamadan düşelim bari!

✨ Bu bölümü de vote ve yorumlardan mahrum bırakmamanız sevgiyle rica olunur kuzularım

Haydi başlayalım 🖤

•••

8 ay sonra...

Hamileliğimin sekizinci ayına girmesi nedeniyle yoğun doğum stresi altına giren canım kocam Ural hastanenin de kendisine verdiği 'evde karının başına bela ol' konulu izninin fazlasıyla hakkını veriyordu. Ve evet başta yanlış falan da duymadınız. Doğum stresine giren taraf benim olmam gerekirken bu rolü Ural beyimiz layıkıyla yerine getiriyordu. Bazen öyle bir mode giriyordu ki sanarsınız ikizleri ben değil o doğuracak. Evet aylar önce aldığımız haberde biri kız biri erkek dünya tatlısı ikizlerime hamile olduğumu öğrenmiştim. Bu da Ural'ın stresine stres katan büyük bir etken olarak dahil olmuştu hayatımıza. Keza evde hareketlerimin kısıtlandığı yetmezmiş gibi bir de dışarı çıkmama da kısıtlama koyulmuştu. Hayır riskli bir durum da yoktu ortada. Fazlaca yatıp yalnızca yemek yiyerek davul olma ihtimalim dışında.

"Hayatım acıktın mı?" Diyen Ural'ın sesini duymamla bir an kafamı deve kuşları gibi toprağın altına sokmayı diledim. Belki o zaman duymama numarası falan yapardım. İşe yarardı belki bir umut.

"Bebeğim daha 1,5 saat önce meyve tabağı yedirdin ya bana."

"Yaa Sevgilim adı üstüne meyve tabağı hem o karın mı doyurur."

Bu yakışıklı şey bu bilgilerle doktor olduysa cidden hastalarının Allah yardımcısı olsundu.

"Benim karnımı doyuruyor işte." Dedim koltuğa daha çok yayılırken. Yemek yemeye aşık olan beni bile yemekten soğutacak diye korkmuyor değildim yani. Aslında bir bakıma güzeldi böyle ekmek elden su gölden yaşamak fakat. Bir yerden sonra cidden insanı sıkıyordu. Öncelerde hayalini kurduğum yalnızca yemek ve yatmak eylemleri ile dolu hayatın tekdüzeliğini şimdilerde fazlasıyla anlıyordum.

"Ağrın falan var mı? Masaj yapayım."

"Ural nerem ağıracak birtanem. Zaten gün boyu yatıyorum."

Ural yüzündeki kusursuz gülümseme eşliğinde alnıma bir öpücük kondurup koltuğun yanına yere çöktü. Ağır ağır üzerimdeki tişörtü sıyırıp bir elini karnıma yerleştirdi. Tüm bunları yaparken gözlerinin ta derinleri bile gülümsüyordu. Biri çıkıp da huzurun resmini göster dese hiç düşünmez anında Ural'ın bebekleriyle iletişime geçtiği anların resmini koyardım ortaya. Hayır yani arada kıskanmıyor da değildim yani. Bebeklere odaklandı mı beni bile unutabiliyordu bazen. Doğru ya zaten o bebekler havada kendi kendilerini taşıyor ya. Ondan beni hatırlamasına ne gerek vardı dimi? Sarı öküz.

"Kavuşmamıza bir ay kaldı canlarım. Ama siz babaya bir sürpriz yapıp bir hafta olmadı iki hafta önce de gelebilirsiniz yani. Asla şikayetçi olmam. Fakat bir şartım var beni endişeye düşürmeden gelin erken gelcekseniz de."

Ayy benim masum bebeğim yaa sanarsın kargoya sipariş veriyor şöyle gel böyle gel diye.

"Hayal ettiğin bir isim var mı birtanem?" Dedi karnımı okşarken bakışlarını gözlerime tırmandırarak. Sonunda hatırlanmak bana da nasip olmuştu valla. Ne yalan söyleyeyim heyecanlanmıştım.

"Oğlumuzun adını ben koymak istiyorum sevgilim. Sende kızımızın adını koyarsın."

8 aylık bu sürede aramızda isim konusu ilk defa açılmıştı. Hiçbir şekilde birkaç ay önceden isim araştırma işlerine dahil olmamıştık. Zaten her şeyi son anda yapmak gibi bir alışkanlığımızın olması gerçeği de her türlü ortadaydı yani.

FENOMEN DOKTOR( FS1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin