FD'61

430 31 4
                                    

Medya: Bu iki şekeri Cenk ve Lina olarak hayal edin lütfen :)

Ya 103 Bin olmuşuzzzz...

Size kurban olurum ben ❤️

İyi okumalar canlarım.

Haaa bir deee şey...

•••••

"Ellerim tombik tombik kirlenince çok komik kirli eller sevilmez..."

Geldiğimiz tatil köyünde bir takım işkenceler yaşıyordum. Neden mi? Çünkü benim kesinlikle babalarına çekmiş olan(!) canım evlatlarım inat etmiş ve çocuklar için kurulan oyun alanında kendileri durmayı asla kabul etmemişlerdi. Tam da Ural Beylik hareketler değil mi ama?

İki elimi sımsıkı kavramış evlatlarımın şarkı söyleyişlerine eşlik eden sürekli sallanışları sağolsun birazdan köpüklü ayran kıvamına gelecektim. Bende diyorum bu küçükler neden yemek yemiyor. Bu kadar salınmaya organları yer değiştiriyordur çocukların,  nerden bulsunlar midelerinin yerini.

Şaka bir yana gerçekten birazdan yere yığılıp kalacaktım. Kendimi gün boyu çölde koşan aç, susuz ve gariban kertenkele Oscar gibi hissediyordum. Tek farkımız onun hamile olmayışıydı galiba. Ha bir de şey benim kertenkele olmayışım.

"Alin? Bu sen misin?"

Yanı başımdan gelen sese karşın boynumu çevirip karşımda bana şaşkınlıkla bakan sarışın adama döndüm. Malumunuz şuan baykuş gibi hareket ettirebildiğim tek bölgem boynumdu. Diğerleri de zaten beni zor taşıyorlardı. Birazdan bedenim beni terk edip iskeletimle ortada kalsam hiç ama hiç şaşırmazdım. Tabi öyle bir şey gerçekten de mümkün olsaydı.

"Alin... Benim evet." Dedim sakin bir ses tonuyla. Hayır bir de arada durup gerçekten de düşünmüştüm.

"Ben Ceyhun." Diye konuştu karşımdaki yabancı heyecan dolu bir ses tonuyla. " Hani lisede Derman hocaya beraber tuzlu kahve yapıp içirmiştik ya."

Zihnimde iftar öncesi Ramazan pidesi kuyruğu oluşturan anıların verdiği utançla yanmaya başlayan yüzüme aldırmamaya çalışarak hafif bir şekilde gülümsedim. En sevmediğim hocama 'evde kaldınız bari tuzlu kahvenizi içmiş olun, içinizde kalmasın' yazılı bir notla beraber kahve yolladığım anısını şuan hatırlamasam da olurdu yani. Ah tabi bir de bunun cezası olarak Tuzlu kahvenin hikâyesini araştırıp sınıfa anlatmıştım ya. Hangisi daha beterdi bilemiyordum.

"Bir restoran işlettiğini duymuştum. Yani burada çocukları eğlendirirken görmek seni garip geldi, fazlasıyla garip." Diye yeniden dönen Ceyhun'a karşın şuan kuvvetli bir kahkaha atmamak için kendimi baya baya tutuyordum. Çocuk eğlendirmek mi? Cenk ve Lina'yı kucağıma alıp da 'hanım hanım onlar benim yavrularım' demek için can atan tarafımı acilen durdurmam lazımdı.

"Ceyhun, çocuk eğlendirmiyorum. Çocuklarını eğlendiriyorum."

Anında etkili cümlem dolayısıyla Ceyhun olduğu yerde kalmıştı.

"Kim seni çocuklarınla bir başına bırakıp giden o karaktersiz?"

Sinirle bir nefes verip Ceyhun'a döndüm. Neden evli olduğumu akıl edemiyordu acaba? Hayır acaba karnı burnunda hâlimi de mi görmüyordu? Bir de karaktersiz demişti dimi o? Ural için, benim sarı biberim için. Kenarda duran çantamı alıp da ağzının ortasına bir tane vurmamak için kendimi zor tutuyordum. Zihnimde Ural için 'tez gel yarim' türküsü de çalmıyor değildi yani.

"Bir başıma değilim Ceyhun." Diye yanıt verdim ona sakince bir tavırla. Aksi halde ya çantam ya da ayakkabım suratına acil iniş yapacaktı.

"Eşin var yani? Yerinde olsam sen gibi bir güzelliği asla bir başına bırakmazdım."

FENOMEN DOKTOR( FS1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin