"Siz Fuat oğlu, Ural Dinçer hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde Kenan kızı Alin Kahraman'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?"
Kalbim son atımlarını yaşıyordu. Şuracıkta heyecandan bayılıp sandalyeden düşüp o halimle yerleri süpürmeme ramak kalmıştı. Bu heyecan başa belaydı yahu. Ayrıca neden de heyecan yapıyorsam sanki Ural'ın evet diyeceğini bilmiyordum. Ayy şşşh neyse bozmayım.
"Bir saniye sonra son nefesimi vereceğimi bilsem yine de evet, her daim evet."
Aman be burgu makarnam, ne o kadar uzatıyorsun ki? Evet de gitsin. Ah bir dakika, bir dakika. Ben fazla mı odundum ne? Resmen bağırma gereği bile duymadan düz bir sesle 'evet' demiştim. Kıvırcık puşt beyimiz ise nasıl da afilli laflar etmişti öyle. Yerin dibi hazırsa ben bir çeyrek porsiyon gireyim oraya.
"Sizler şahitlik ediyor musunuz?"
Yok etmeyeceklerdi.
"Böyle bir aşka şahitlik etmemek ayıp olur." Dedi Doğu şakayla karışık bir sesle. Artık o da nasıl oluyorsa.
"Ediyoruz." Diye onayladı Caner de, nikahçı belediye başkanı beyi.
"Bende belediyenin bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun."
Ural ayağa kalkmış büyük bir beklentiyle benim de kalkmamı bekliyordu. Fakat bir sorun vardı. Biz nasıl ayağa kalkıyorduk?
"Ahh! Sana ne oluyor Doğu."
İşte şimdi ortalık karışacaktı. Malumunuz Doğu kankam malı ben hiçbir şey yapmadan öylece kitlenince, Ural'ın ayağına basma görevine kendini tayin etmişti. Cidden normal değildik. Neyse kime niyet kime kısmet diyelim.
"Kalksan da bir öpsem mi gelinimi?" Diyen Ural kibar bir şekilde beni kolumdan tutup ayağa kalktı. Korkmayın korkmayın cidden kibar bir şekilde yaptı. Yani oralarda görünmez bir ünlem ve parantez falan yok. İçiniz rahat olsun.
"Ayık olun lan ben artık Alin Dinçer oldum."
Bu tepkime salondaki herkes gülerken sadece göz devirmekle yetindim. Hayır komik olan neydi ki? Ciddiydim ben ciddi.
"En azından sana sarılırken Harun amcamdan kaçmayacağım artık." Diye fısıldadı Ural kollarını bana dolarken.
Öyle deme be kociş.
Ben seviyordum Ural'ın amcası ile oynadığı köşe kapmacaları.
"Haydi çıkalım çocuklar."
Meloş reyisin onayıyla nikah dairesinden çıkıp arabalara dağıldık. Şimdi vakit tıkınma vaktiydi. Son son restoranımda bir yemek yiyecektim. Gelemeyeceğim günleri telafi etmek için en az 6 - 7 tabak yemem gerekecekti. Artık evliydim de kaygıya gerek yoktu. Sonuçta Ural her halimi severdi. Hem daha az önce söz vermişti iyi günde kötü günde diye. Benim kilo alıp şişmemden daha kötü bir gün olamazdı öyle değil mi ama?
"Alin Dinçer?"
"Ural Kahra-."
Geç de olsa dediğim şeyin farkına varıp ağzımı kapattım. Fakat bu bazı şeylere engel olmuyordu işte. Mesele arabadakilerin bana mal mal gülmeleri gibi. Ulan Ural yine rezil ettin ya beni. Kıvırcık puşt.
"Yuvarlak veya halka cisimlerin Mısırlılar adına sonsuzluğu simgelediğini duydum. Bu yüzük de bizim sonsuzumuz. Sol elinin dördüncü parmağında. Kalbe en yakın damarın olduğu inanılan parmak. Bu da demek oluyor ki bebeğim. Kalbine en yakın yerde sonsuza kadar biz varız."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMEN DOKTOR( FS1)
Romans(Fenomen Serisi 1. Kitap) "Şikayetiniz?" "Annem." Doktor civanım sandalyeden kalkıp yanıma doğru ilerledi. "Annenizi görmeden muayene edemem." Ural Dinçer'in ilk karşılaşması bu olmuştu Alin'le ama son olmayacaktı. İlk aşk, ilk heyecan...