Keyifli okumalar dilerim.
*****************
Ertesi gün olduğunda Ryul sabahın erken saatlerinde kardeşi Theon'u görmek için gelmişti. Theon yatağında solgun bir şekilde sessizce uzanıyordu. Hekim elinde tuttuğu ilacı kaşık yardımıyla prensin dudaklarına döküyordu.
Ryul kardeşinin yattığı yatağa doğru yaklaştı, "Durumu nasıl?" diye sordu.
Hekim başını eğerek, "Prens hazretlerinin kalp atışları hala zayıf, majesteleri."
"Uyanacak mı?" diye sordu Ryul, ciddi bir sesle.
"Elimden gelen her şeyi yapıyorum," dedi adam, iki büklüm olmuştu.
Ryul derin bir nefes alıp başını salladı, "Çekilebilirsin."
Hekim daireden çıktığında Ryul kardeşinin yattığı yatağın üzerine oturdu ve kardeşinin solgun yüzüne baktı; prensin yüzü ter içindeydi ve dudakları kuruluktan pul pul olmuştu.
"Bana bak, piç kurusu," dedi Ryul. "Henüz ölemezsin."
Ryul başını yana yatırdı, "Hayır," dedi. "Ölmene izin vermiyorum, beni duyuyor musun?"
Theon hareketsizce yatmaya devam ediyordu, göğsü yavaşça inip kalkıyordu.
Ryul derin bir iç çekti. "Benden bu kadar kolay kurtulamazsın. Bu kadar çabuk mu pes edeceksin?"
Ryul bakışlarını ayaklarına çevirdi, ellerini dizlerinin üzerinde birleştirdi ve hafifçe gülümsedi. "Eğer ölürsen yaptığım hiçbir şeyin anlamı kalmaz seni budala. Sağ kolum olma fikrinden bu kadar mı nefret ediyorsun?"
Ryul ipek çarşafın çıkardığı sesi duyunca hemen kardeşine doğru döndü. Theon acıyla yüzünü buruşturup zorlukla yutkundu. Ryul hızla oturduğu yerden kalktı ve yatağın yanında duran sehpanın yanına gitti. Üzerinde ters duran bardağı çevirdi ve içine su koydu ve kardeşini ensesinden tutarak yukarı kaldırıp bardağı kardeşinin dudaklarına dayadı. Theon büyük bir iştahla suyu içti, elleriyle ağabeyinin cübbesinin kollarını kavramıştı. Ryul dudaklarını birbirine bastırdı ve başını yukarı çevirip yaşlanan gözlerini durdurmaya çalıştı. Theon'un güçsüz düşmüş vücudu ağabeyinin kollarına düştü. Theon ağabeyinin cübbesinin kollarını hala sıkıca tutuyordu.
Ryul sağ elini kardeşinin sırtına doğru götürdü ve bir an duraksadıktan sonra kolunu kardeşinin sırtına sardı.
"Hepsi geçecek, söz veriyorum." dedi Ryul. "Sadece biraz daha dayan. Benden öldürecek kadar nefret edecek olman pahasına."
Ryul dairenin kapısına doğru yaklaşan adım sesleri duydu.
"Majesteleri, prens Lian ve prens Mance geldiler." diye seslendi Layne.
Ryul Theon'u geri yatağına yatırdı ve gözlerini elinin tersiyle sildikten sonra ayağa kalktı ve yataktan uzaklaştı. "İçeri gönder."
Kapı açıldı ve Lian ve Mance odaya girdi. Mance koşarak Ryul'un önüne geldi. "Prens hazretleri iyi mi?" diye sordu yaşlı gözlerle. Ryul kardeşinin sorusunu yanıtlamadı ve kapıya doğru yol alırken Lian'ın yanında durdu ve kulağına doğru eğildi. "Geldiğimden haberi olmasın," dedi. Lian başıyla onayladıktan sonra Ryul omuzuyla Lian'ın omuzuna vurarak kapıdan çıktı. Ryul, kapının önünde duran Layne'in yakasından kavradı ve onu çekeleyerek Layne'in kaldığı odaya götürdü ve onu odanın içine itti, ardından kendi de odaya girerek kapıyı kapattı.
Layne, kralın önünde yere kapandı, gözyaşları yere damlıyordu.
"Kalk," dedi Ryul yumruklarını sıkarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP VARİS
FantasyBir prens olarak çoğu şeye sahipti, neredeyse her şeye. Tek noksanlığı kutsal bir kan ve biraz pigmentti. Belki de kusurlu olan tek şey, yaşadığı dünyanın ta kendisiydi. Kehaneti henüz doğmadan tüm krallığa yayılmıştı. Başlangıç Tarihi: 15.10.2020 #...