56. Bölüm

196 21 54
                                    

Kraliçe, oğlu Lian'ın hastalandığının haberi aldığında apar topar oraya gitti. İçeri girdiğinde hekimler Lian'ın başına üşüşmüş, kardeşi Mance ise tekerlekli sandalyesinde olan biteni izliyordu.

Telaşlı kraliçe yatakta gözleri kapalı halde yatan oğlunun yanına gitti. Lian, solgun bir yüzle yarı çıplak bir şekilde yatıyordu. Her yerine ıslak bezler koyulmuştu.

"Oğlumun nesi var?" diye çığırdı kraliçe.

Hekimlerden biri hemen kraliçenin önüne geldi iki büklüm bir şekle geçti. "Majesteleri, prens hazretleri fena halde üşütmüşler."

"Yatağa düşecek kadar mı?" dedi kraliçe büyük bir hiddetle.

"Evet, lakin prens hazretlerinin ateşini düşürmeyi başardık. İlaçlarını düzenli içerse birkaç güne bir şeyi kalmayacaktır."

"Basit bir üşütmeyle nasıl yatak döşek hale gelebilir!"

"Prens hazretleri çocukluğundan beri bu mevsimlerde hep biraz kırılgan olmuştur," dedi yaşlı hekim çekinceyle.

"Kes sesini! İşiniz bittiyse def olun."

"Majesteleri..." dedi hekim, neredeyse çekincesinden ikiye katlanır vaziyette.

"Ne var?"

"Bunu görmelisiniz."

Hekim, Lian'ın üzerindeki örtüyü kaldırdı ve Lian'ın karnındaki dağlanmış yara izi ortaya çıktı.

Kraliçenin eli şaşkınlıkta ağzına gitmiş, Mance'nin gözleri kocaman olmuştu.

"Bu yara da ne böyle?" diye bağırdı kraliçe.

"Bu bir hekimin işine benzemiyor," dedi adam. "Alelacele yapılmış bir tedavi olmalı. Rengi hala solmamış."

Kraliçe bir hışımda tek eliyle adamın yakalarını tutup onu iyice sarstı. "Bana bu yaranın yeni olduğunu mu söylüyorsun?"

"Altı aydan eski olamaz," dedi adam. Neredeyse sesi çıkmamıştı.

"Peki siz bu arada neredeydiniz?" diye bağırdı kraliçe ve adamın yakalarını iyice sıktı. "Böyle bir şey olur da nasıl haberiniz olmaz? Ne işe yarıyorsunuz? Sizi buraya bunun için mi getirdim?"

"Bağışlayın, Lian hazretleri tedavi için istekte bulunma-"

Kraliçe adamı yana doğru savurdu. "Yıkılın karşımdan!"

Hekimler aceleyle dışarı çıktıktan sonra kraliçe öfkeyle Mance'ye baktı.

"Haberim yoktu," dedi Mance, buz kesmişti.

"Nasıl haberin olmaz?"

"Anne, gerçekten bilmiyordum. Bu yaranın nasıl oluştuğu hakkında en ufak bir fikrim yok. Ben savaştayken olmuş olmalı. Hiçbir şey söylemedi."

Kraliçe yavaşça yatağın üzerine çöktü ve Lian'ın karnındaki yanık yarasına baktı. "Kim bilir başına ne geldi? Kim bilir ne kadar canı acıdı da kimseye söylemedi..."

"Özür dilerim," dedi Mance titrek bir sesle.

Kraliçe oğlu Mance'nin acı dolu yüzünü gördüğünde göz yaşları süzülmeye başladı. Bu, Mance'nin annesini ağlarken gördüğü ilk andı.

"Anne..."

"Ben bu dünyaya oğullarımın acı çekmesini görmek için mi geldim?"

"Anne! Neden öyle söylüyorsun? Biz iyi olacağız."

"Ben sizin iyiliğiniz için didindikçe..." dedi kraliçe, Lian'ın kemikli elini tuttu ve üzerini okşadı. "Sizin geldiğiniz şu durumu bak. Sizi bu halde görmek beni kahrediyor."

KAYIP VARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin