KAYIP VARİS

32. Bölüm

Keyifli okumalar dilerim.

*************

Kral Ryul'un zehirlendiği esnada prens Lian saray bahçesinin arka taraflarında bir ağaca yaslanmış bekliyordu. Biraz bekledikten sonra genç bir saray hizmetlisi eteklerini hafifçe yukarı kaldırmış hızlı adımlarla prense doğru yürüdü. Prensin önünde eğildi ve öyle kaldı.

Lian kadının çenesini iki parmağıyla zarifçe yukarı doğru kaldırdı. "Yaptın mı?"

Kadın hem endişe hem de beklentiyle başını salladı. "Evet, majesteleri."

Lian kadının elini tuttu ve kendine doğru çektikten sonra yanağını okşadı. "Aferin sana."

Kadının prensin güzel yüzüne bakarken gözleri parlıyordu. "Beni gerçekten gözdeniz yapacak mısınız?"

Bundan şüphen mi var?" Lian gülümsedi ve kadının kulağına doğru eğilerek "Senden başka biriyle ilgilendiğimi gördün mü?" diye fısıldadı.

Kadının yanakları kızardı ve gülümsedi. Lian geri çekildi ve dudaklarını kadının dudaklarına bastırdı.

Lian kadını öperken elini belinde sarkan hançerine attı ve yavaşça kınından çıkarttı.

Eliyle kadının kafasından tutarak kendine daha çok bastırdı ve hançerini kadının karnına sapladı. Kadının sesini dudaklarıyla engelledikten sonra hançerini çekti ve kadın yere düştü.

Lian sakince dudaklarına kadının dudaklarından bulaşan kanı sildi ve hançerini geri koydu.

"Açgözlülük yapmamalıydın."

Prens Lian oradan ayrılıp saraya gittiğinde önünü muhafızlar kesti.

"Neler oluyor?"

"Majesteleri, size dairenize kadar eşlik edeceğiz."

Lian kaşlarını çattı ve adamlara baktı. "Neden?"

"Lütfen bizi izleyin."

Muhafızlar prensi dairesine götürdükten sonra kapısını kilitledi. Lian kilit sesini duyduktan sonra hafifçe gülümsedi ve yanan şöminesine doğru ilerledi. Alevler prensin sürmeli açık renkli gözlerinde yansırken düşündü.

Üzgünüm anne, artık oturduğun yerden inmelisin.

*

Kraliçe dairesinde sorgulanmak üzere tutsak edilirken kral aceleyle tedavi altına alınmıştı. Kraliyet hekimi krala gerekli tedaviyi uyguladıktan sonra tekrardan kralın nabzını dinledi; kralın kalbi yorgundu. Hekim kralın vücudunu muayene etmek için kıyafetlerini çıkardı. Kralın cildi soluk, yer yer morluklar vardı. Hekim kralın şişmiş lenf bezlerine dokunduğunda Ryul gözlerini hızla araladı, yaşlı adamın boğazına sarıldı ve sertçe sıktı.

Ryul öfkeyle yanan gözlerini adama dikti. "Eğer birine en ufak bir şey söylediğini görürsem tüm akrabalarını, onların akrabaları ve onların da akrabalarını öldürürüm. Beni duydun mu?"

Yaşlı adam kızarmış bir yüzle zorlukla başını salladı. Ryul adamın boğazını sıkmayı bıraktı ve kendini tekrardan yatağa bıraktı. "Güzel."

Hekim boğazını tuttu ve öksürüklerinin arasından konuşmaya çalıştı. "Fakat majesteleri, nasıl bu kadar erken uyandınız?"

"Çık dışarı ve kimseye uyandığımı söyleme. İçeriye de kimseyi alma."

"Majesteleri henüz-"

"ÇIK."

Yaşlı hekim dışarı çıktıktan sonra Ryul güç bela doğruldu ve sırtını yatağının başlığına yasladı. Ryul'un çabaları işe yaramıştı. Gençliğinden beri bilinen her zehirden azar almış ve kendine zehirlere karşı bağışıklık kazandırmıştı.