Olaydan sonra bahçedeki nöbetçilerin sayısı iki katına çıkarılmış ve dairenin camlarının önüne birer nöbetçi dikilmişti. Prens Lian ise nihayetinde sakinleştikten sonra uyumaya geri dönmüş ve olay orada kapanmıştı.
Hava ışımaya başlamıştı. Lian aldığı ilaçlar sayesinde sabaha kadar deliksiz bir şekilde uyuyabilmişti. Sağ eli yastığının altında, yüzüstü yatağına yayılmış uyurken kapısı yavaşça aralandı ve Sayon elinde bir buket lavantayla içeri girdi.
Yatağa doğru sessiz bir şekilde yürüdü ve buketi yatağın yanındaki sehpanın üzerine bıraktıktan sonra temkinle yatağın üzerine oturdu. Hala uyumakta olan Lian'a baktı. Uzun koyu renkli saçları güzel yüzünün üzerine düşmüş huzurlu bir şekilde uyuyordu.
Bir süre onu izledikten sonra elini onun yüzüne uzattı.
Lian hızla gözlerini açtı ve Sayon'un bileğini sıkıca yakaladıktan sonra yastığının altından çıkardığı onun boğazına dayadı.
"Benim," dedi Sayon neye uğradığını şaşırmış şekilde.
Lian'ın gözlerindeki öfke Sayon'un tanıdık yüzünü görünce yerini korkuya bıraktı ve hançeri yere fırlattıktan sonra Sayon'un boynuna atıldı. "Usta... Özür dilerim."
Sayon elini Lian'ın sırtına koydu ve sıvazladı. "Benim, korkmana gerek yok."
Lian küçük bir çocuk gibi Sayon'un göğsüne sığındı ve gözlerini kapattı.
"Daha iyi misin? Gece rahatsızlandığını duydum."
Lian başını sallayıp sessiz kalınca Sayon geri çekildi ve eliyle Lian'ın çenesini tutup yukarı kaldırdı. "Söyle bana, sorun ne? Neden bıçakla uyuyorsun?"
"Gece biri beni izleyip duruyordu. Adımı seslendi, çok hızlı hareket ediyordu. Korkudan kalbim çıkacak gibi oldu. Bana kâbus gördüğümü söylediler ama uyumuyordum Sayon."
"Kim olduğunu gördün mü?"
"Hayır, çok karanlıktı. Ah, bilmiyorum. Belki de yanılıyorum."
"Bazen aklımız bize oyunlar oynar," dedi Sayon elini onun yanağının üzerine koydu. "Çok mu korktun?"
"Evet."
Sayon getirdiği çiçekleri alıp Lian'a uzattı. "Belki bunlar neşeni biraz yerine getirir."
Çiçekleri görünce Lian'ın yüzünde güller açmıştı. "Bana çiçek mi getirdin?"
"Evet."
Lian burnunu çiçeklere yanaştırdı ve kokusunu içine çekti ve gülümsedi. "Çok güzel kokuyorlar."
"Sakinleştirici özelliği vardır."
"Evet, şimdiden daha iyi hissediyorum."
"Buna sevindim."
Lian usulca Sayon'un dizine yattı elindeki lavantaları tutmaya devam etti.
"Usta."
"Efendim."
"Ne zaman gideceğiz?"
"Yakında."
"Götür beni buradan Usta. Burada ruhum zehirleniyor, hiç huzurlu değilim."
"Sadece biraz daha sabret."
"Peki."
"Bu akşam evime gelmek ister misin?"
Lian bakışlarını yukarıdan ona bakan Sayon'a çevirdi, gözleri parlıyordu. "Gelebilir miyim?"
"Eğer burada huzursuz hissediyorsan, bu gece benim evimde konaklayabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP VARİS
FantasyBir prens olarak çoğu şeye sahipti, neredeyse her şeye. Tek noksanlığı kutsal bir kan ve biraz pigmentti. Belki de kusurlu olan tek şey, yaşadığı dünyanın ta kendisiydi. Kehaneti henüz doğmadan tüm krallığa yayılmıştı. Başlangıç Tarihi: 15.10.2020 #...