Merhaba sevgili okuyucularım. Bölüme geçmeden önce bazı konular hakkında söylemek istediğim birkaç şey olacak.
Öncelikle son dönemlerde de şahit olduğumuz gibi ülkemizde hala LGBTQ+ bireyleri homofobik ve insanlıktan nasibini almamış kişiler tarafından tacize, zorbalığa hatta şiddete maruz kalıyor. Ve yine maalesef sözüm ona bu kişileri ülkemizde işlenen kadına karşı şiddet ya da kadın cinayetleri maalesef ki iki insanın karşılıklı rızasıyla birbirleri sevip birlikte olmaları kadar rahatsız etmiyor ve LGBTQ+ bireylere karşı gösterdiği yine sözüm ona büyük ahlak duyarını ve hassasiyeti kadınlara karşı işlenen suçlarda göstermiyor. Umarım burnumuzu sokmamız ve ses çıkarmamız gereken ciddi konular varken bize laf düşmeyen konularda konuşmayı bırakıp, kadın erkeği eşit, insanı insan ve sevgiyi de sevgi olarak olarak görebildiğimiz günleri görebiliriz.
Sizleri seviyorum.
Keyifli okumalar dilerim.
*********
Prens Theon taht odasında kralın masasında otururken dirseklerini masanın üzerine yaslamış ve birleştirdiği ellerini çenesine yaslanarak önünde duran parlak taca bakıyordu. Ellerini çözdü ve işaret parmağıyla tacın yukarı bakan uçlarından birine dokundu. Kral tacını ilk kez bu kadar yakından inceleme fırsatını bulmuştu.
Oturduğu yerde geri doğru döndü ve boş duran gösterişli tahta baktı. Tüm eski sahiplerinin oraya oturmak için yaptığı onca şeyi düşündüğünde başını yavaşça sağa sola salladı.
Tekrar önündeki taca doğru döndü eliyle tacı ileri doğru itti.
Rahatça yemek bile yiyemezken bunu takmanın ne anlamı var ki? Herkes ölmen için dört gözle beklerken orada oturmak ne kadar rahat olabilir?
Theon arkasına doğru yaslandı ve gözleri pencereden dışarı yöneltti. Yağmur durmuş ve gökyüzündeki kara bulutlar çekilmeye başlamıştı.
Theon hala ıslak kıyafetleriyle oturuyor ve ağabeyinin dönmesini bekliyordu. Bir süre sonra dairenin kapısı gürültüyle açıldı ve Layne içeri girdi.
Theon onu görür görmez ayağa fırladı. "Layne!"
Layne'in gözleri prensi görünce parladı ve hemen eğildi. "Efendi Theon."
Theon hemen dostuna doğru yürüdü ve ona sıkıca sarıldı. "Ölmeyeceğini biliyordum."
"Sizin sayenizde."
Theon Layne'in sırtına hafifçe iki kez vurdu. "Dokuz canlısın koca adam."
"Size olan borçlarım gittikçe kabarıyor."
"Maaşından keserim, merak etme," dedi Theon gülerek. "Ben sana çok daha fazlasını borçluyum."
"Maaş kesintisini kabul etmiyorum," dedi Layne gülümseyerek.
Theon geri çekildi ve elini Layne'in omzuna koydu. "Paragöz herif."
Layne prensin gülümseyen yüzüne baktıktan sonra bakışlarını yere indirdi. "Siz iyi misiniz?"
"Ben iyiyim," dedi Theon ve Layne'in yüzüne baktı "Ve Tanrı şahidim olsun ki sana bunları yapan pislikleri yakalayacağım. Onları geçen sefer yakaladım ama kaçtılar."
"Efendim, lütfen bir daha benim için kendinizi tehlikeye atmayın."
"Sen benim için alelade biri değilsin Layne. O gün şans eseri orayı buldum ve seni kurtarma şansım oldu."
"Orada bir şey bulabildiniz mi?"
"Hayır, hiçbir şey yoktu. Ama liderleri olacak maskeli şerefsizi yaralayabildim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP VARİS
FantasyBir prens olarak çoğu şeye sahipti, neredeyse her şeye. Tek noksanlığı kutsal bir kan ve biraz pigmentti. Belki de kusurlu olan tek şey, yaşadığı dünyanın ta kendisiydi. Kehaneti henüz doğmadan tüm krallığa yayılmıştı. Başlangıç Tarihi: 15.10.2020 #...