Keyifli okumalar dilerim.
****************************
Nyana tüm gece boyunca Theon'un koynunda gözleri şişene kadar durmaksızın ağladı. Ağlamaktan bitap düşen Nyana, sakinleştirici ilaçlarla uyutulmak zorunda kalındı.
Theon, o gece bir dakika olsun gözlerini kırpmadı. Göğsündeki ağırlık ona rahat bir nefes bile aldırmamıştı.
Prensin hizmetinde olan kadınlar bir odaya kapatıldı ve sorguya çekilmek üzere orada bekletildi. Odaları teker teker arandı. Prensesin içtiği çayda herhangi bir zararlı unsura rastlanmamıştı.
Nyana buna büyük bir şiddetle karşı çıktı. Bunun doğal bir düşük olmadığı konusunda defalarca ısrar etti. Düşüğe içtiği çayın sebep olduğuna emindi.
Theon sabahın ilk ışıklarına kadar Nyana'nın yanından ayrılmadı. Güneş doğmaya başladığında Nyana hala derin uykusundaydı. Theon onun saçlarını okşadı, sessizce yataktan çıktıktan sonra üzerini iyi örttü ve kapıya gitti. Kapıyı dikkatle açtı ve önünde bekleyen Layne ile buluştu.
"Herhangi bir şey buldunuz mu?"
"Hala arıyoruz, efendim."
"Kralla görüşmem gerek. Sen burada kal ve gözünü prensesin üzerinden ayırma."
Theon çıkışa doğru yönelecekken Layne seslendi. "Efendim."
Theon ona doğru döndü. "Ne var?"
"Prenses Oriphia eşinizi götürmek için hazırlık yapıyor."
Theon aceleyle gideceği yönü değiştirdi ve doğruca Oriphia'nın kaldığı odaya gitti ve içeri girdi.
Oriphia yatağın üzerine serdiği sandıklara eşyalar yerleştiriyordu. Theon'la göz göze geldi ve sonrasında nefret dolu gözlerini başka tarafa yöneltti. "Çık buradan. Hangi yüzle karşıma çıkabiliyorsun?"
"Onu götürecek misiniz?"
"Evet, hem de bir an önce."
Theon zorlukla yutkundu. "Onu benden almayın."
"O hiçbir zaman senin olmadı."
"Lütfen."
Oriphia işini yarıda bıraktı ve kafasını prense çevirdi. "Onu burada ölüme mi terk edeyim? Kardeşimin senin yüzünden ölmesine izin vermeyeceğim."
Theon dudaklarını birbirine bastırdı ve gözlerini hızla kırpıştırdı. "Onu daha iyi koruya-"
"Sakın," dedi Oriphia. "Sakın bana onu korumakla ilgili tek bir kelam etme. Çık dışarı."
Theon çaresizlikle odadan ayrıldı ve doğruca atının bağlandığı yere gitti. Üzerine atladı ve dört nala saraya sürdü.
*
Lian dairesinde oturmuş önündeki kağıda notlar alırken adamlarından biri içeri girdi.
"Söyle," dedi Lian yazmaya devam ederken.
Adam prense yaklaştı ve kulağına bir şeyler söyledi.
Lian'ın kağıda bastırdığı fırça kırıldı. "Çık."
Adam dışarı çıktıktan sonra Lian elini sertçe masasına vurdu. Elleriyle boynunu sildi ve yakalarını gevşetti.
Gözlerini etrafta gezdirdi ve bir süre düşündükten sonra ayağa fırladı. Doğruca annesinin dairesine gitti. Kapıda bekleyen iki bekçiyi elleriyle yan taraflara itti ve destursuzca içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP VARİS
FantasyBir prens olarak çoğu şeye sahipti, neredeyse her şeye. Tek noksanlığı kutsal bir kan ve biraz pigmentti. Belki de kusurlu olan tek şey, yaşadığı dünyanın ta kendisiydi. Kehaneti henüz doğmadan tüm krallığa yayılmıştı. Başlangıç Tarihi: 15.10.2020 #...