Eveet, öyle bir içimden geldi aslında bu yoktu. Bu yoktu, anasını satayım içimden geldi lfjfmdndmdmdm
Bugün benim doğum günüm! Bu yüzden bu bölümü başta kendim olmak üzere ve başka (varsa) Sayon meraklıları için yazdım :p
Geçmiş hikayedir ve hikaye ilerleyişi için zorunlu değildir. Lakin merak edenler buyursunlar. (Okuyun bence :p)
Keyifli okumalar dilerim.
**************************************
Seneler evvel, Sayon dört yaşındayken her zaman olduğu gibi annesi ile birlikte sıradan bir gün geçiriyordu. Çok zeki ve birinci sınıf soylu sınıfına ait bir kadın olan annesi Sayon'un öz babasının ölümünden sonra kendinden çok daha düşük bir sınıfa ait bir saray alimi olan bir adamla tekrardan bir evlilik yapmıştı.
Annesi Leni günlük okuma rutinini gerçekleştirirken masasına oturmuş, uzun beyaz saçlarını topuz yapmıştı.
Küçük Sayon ise annesinin ayaklarının hemen yanında oturmuş, elinde tuttuğu içinde çiçek çizimlerinin olduğu bir bitkibilim kitabını bir ileri bir geri sallanarak okuyor ve bir şeyler mırıldanıyordu.
Leni gözlerini okuduğu kitaptan çocuğuna doğru çevirdi ve hafifçe gülümsedi.
"Sayon."
Sayon tepki vermemiş ve ilgisini kitapta tutmaya devam etmişti.
"Sayon," diye seslendi annesi tekrardan.
Küçük Sayon tekrardan cevaplamayınca annesi yere doğru eğildi ve Sayon'un başına dokundu.
Sayon sıçramış ve elindeki kitabı yere düşürmüştü.
"Sorun yok," dedi Leni oğlunun yumuşak siyah saçlarını severken. "Çiçekleri bu kadar çok mu seviyorsun?"
"Evet. Bahçede de var."
"Bana bahçede hangi çiçekler olduğunu gösterebilir misin?" diye sordu yumuşak bir tonla.
Sayon kitabından bir sayfa açtı ve annesine gösterdi. "Bu."
"Peki bu çiçeğin ismi ne?"
"Ortanca."
"Evet, çünkü anne ortancaları seviyor. Başka hangi çiçeklerin ismini biliyorsun?"
"Hepsini."
Leni eğildi, oğlunun yüzünü elleri arasına alıp yanağını okşadı ve gülümsedi. "Sen çok akıllı bir çocuksun Sayon. Annen çok mutlu."
Sayon donuk gözlerle annesinin gülümseyen yüzüne dikkatle bakarak sessiz kaldı. Normalde de çok fazla konuşmayan bir çocuktu.
Zamanının çocuğunu yaşadıkları büyük köşkün bahçesindeki çiçeklere bakarak ve köşkte yaşayan hizmetkârların çocuklarının birlikte oynamalarını uzaktan izleyerek geçiriyordu.
Akşamları ise annesi ona okuma yazma öğretiyordu. Böylece Sayon, çok sevdiğini kitabında yazan her kelimeyi anlamaya ve ezberlemeye başlamıştı.
Sayon yedi yaşlarına geldiğinde bitkilere olan takıntısı gittikçe artmıştı. Bulabildiği her botanik kitabını okuyup ezberliyordu. Sık sık kitaplarda gördüğü bitkileri kendi gözleriyle görmek için köşklerinden kaçıp ormana gidiyordu ve sıklıkla dizlerinde yaralarla geliyordu.
Yine bir gün Sayon eve dizleri kan içinde gelmişti.
Annesi onu hemen odasına soktu ve yatağının üzerine oturttu. "Bana neler olduğunu anlatmak ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP VARİS
FantasiaBir prens olarak çoğu şeye sahipti, neredeyse her şeye. Tek noksanlığı kutsal bir kan ve biraz pigmentti. Belki de kusurlu olan tek şey, yaşadığı dünyanın ta kendisiydi. Kehaneti henüz doğmadan tüm krallığa yayılmıştı. Başlangıç Tarihi: 15.10.2020 #...