Keyifli okumalar dilerim.
***************
Theon günün erken saatlerinde kışladaydı. Odasında masasına kurulmuş önündeki belgeleri büyük bir sıkıntıyla incelerken Layne ona eşlik ediyordu. Askerlere bir süredir maaş ödenemiyordu. Krallık hazinesi bakır ülkede yeterinde bakır olmadığı için bir süredir para basamıyor, bu da ülke içinde finansal krize yol açıyordu. Ödenekler ödenemiyor, vergiler toplanamıyordu. Krallığın kasası günden güne zarar ediyordu, bu da haliyle askeriyede büyük sıkıntılara yol açıyordu. Özellikle yabancı askerlerden oluşan Yula'nın böldüğü çoktan huzursuzlanmaya başlamıştı.
"Bir boklar olacak Layne, bunu hissediyorum."
Theon dirseklerini masaya dayadı ve elleriyle yüzünü kapadı. Askerlerin isyan etmesi an meselesiydi ve buna bir an önce bir çözüm getirmeliydi.
Theon kara kara düşünürken kapı sesiyle düşüncelerinden ayrıldı. Kapı aralandı ve Yula içeri girdi.
"Söyle," dedi Theon ve sırtını dikleştirdi.
"Askerlerim huzursuz," dedi Yula. "Onları daha fazla oyalayamam."
"Burada sadece senin askerlerin mi var sanıyorsun, general?"
"Beni sadece benim adamlarım ilgilendirir."
"Bak," dedi Theon ve işaret parmağıyla masaya birkaç kez vurdu. "Bu durumdan ben de mesut değilim. Elimden bir şey gelmiyor, onlara biraz daha beklemesini söyle."
"Bir an önce ödeme yapın," dedi Yula. "Ülkesinden ayrılıp gelmiş bu adamları ödeme yapmadan uzun süre sessiz tutamazsınız."
"Beni tehdit mi ediyorsun, general?" dedi Theon.
"Gerçekleri söylüyorum," dedi Yula karşıya doğru bakarak.
"Bak general, elimden gelse bir kaşık suda boğulmanı izlerdim lakin bu durum farklı. Devletin kasası boş."
Yula Theon'un üzerindeki altın işlemeli ipek kıyafetlerini süzdü. "Prens hazretleri bir süre daha mütevazı bir hayat yaşarsa sorun çözülür."
Theon da başını eğdi ve üzerindekilere baktı. "Karşında kim olduğundan haberin var mı?"
"Altınlar içinde bu lafları söylemeniz pek inandırıcı olmuyor."
Theon ayağa kalktı ve masanın etrafında dolanıp üzerine oturdu ve gözlerini önünde dikilen Yula'ya dikti. Layne eli silahının kabzasında, sessizce onları izliyordu.
"Harcamalar bana mı gidiyor sanıyorsun?" dedi kıyafetinin kollarını elleriyle silkelerken. "Harcamaların çoğu prensese gidiyor, haliyle gebe olduğu için istekleri bir hayli arttı," deyip gülümsedi.
Yula dişlerini ve yumruklarını sıktı. Theon Yula'yı süzdü ve güldü. "Ona en iyi şekilde baktığım için minnettar olacağını düşünmüştüm."
Yula'nın sinirden gözleri titriyordu, kendini zor tuttuğu her halinden okunuyordu. "Hele majestelerinin başına bir şey gelsin..."
Theon oturduğu yerden kalktı ve ona doğru yürüyüp elini omzuna koydu. "Telaşlanma general, o emin ellerde," deyip gülümsedi.
Yula geri doğru bir adım atıp Theon'un elini düşürdü ve güldü. "Sizi sevdiğini mi sanıyorsunuz?"
"Öyle mi dersin?" dedi Theon ve elini havaya kaldırıp parmaklarını birbirine sürttükten sonra Yula'nın gözlerinin içine baktı. "Geceleri benim adımı sayıklıyor ama."
Yula Theon'un suratına sertçe yumruğunu geçirdi.
Theon geri doğru sendelerken Layne kılıcını çekti. Theon kanayan dudağını tuttu ve diğer elini Layne'e doğru havaya kaldırdı. "Bırak," dedi ve tekrar doğruldu. "Belli ki bazılarının yarası var," dedi ve ağzındaki kanı yere tükürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP VARİS
FantasyBir prens olarak çoğu şeye sahipti, neredeyse her şeye. Tek noksanlığı kutsal bir kan ve biraz pigmentti. Belki de kusurlu olan tek şey, yaşadığı dünyanın ta kendisiydi. Kehaneti henüz doğmadan tüm krallığa yayılmıştı. Başlangıç Tarihi: 15.10.2020 #...