Keyifli okumalar dilerim.
********
Güneş doğmaya yüz tuttuğunda prens Lian dairesindeki sandalyenin üzerinde uyukluyordu. Üzerine Layne'in kaftanını örtmüştü.
Lian'ın yüzü uykusunda huzursuzlanmaya başladı. Yüzünü kırıştırdı ve hafifçe sağa sola çevirmeye başladı.
Lian'ın dudakları titredi ve aralandı.
"Baba vurma..."
"Canım acıyor..."
"Anne bir şeyler yap..."
"Ben yanlış bir şey yapmadım..."
Lian'ın gözyaşları aşağı doğru süzülürken gözlerini bir anda açtı ve derin bir nefes aldı.
Ayaklarını yerden kaldırıp kendine doğru çekti ve kollarını bacaklarına dolayıp yüzünü üzerindeki yumuşak kaftana yaslayıp sakinleşmeye çalıştı.
"Ben yanlış bir şey yapmadım," diye tekrarladı Lian fısıldayarak.
Bacaklarına iyice dolandı ve hapşırdı. Eliyle ağrıyan boğazını yokladı ve kaftanı iyice kendine çekti. Üşüyordu.
Yüzünü kaftana sürterek gözyaşlarını kuruttu ve başını yukarı kaldırıp pencereden dışarı baktı. Prensin yeşile çalan açık renkli gözleri gün ışığıyla aydınlanmıştı.
Bahçede açan ağaçların güzel çiçeklerine bakıp kuş cıvıltılarını dinledi.
"Çok güzel."
Kaşlarını çattı ve kalınlaşmış sesini fark ettikten öksürdü.
"Sesim berbat çıkıyor."
Lian geri doğru yaslandı ve derin bir nefes aldıktan sonra tekrar pencereden dışarı doğru baktı. Tabiatın güzel renklerine bakarken sessizce düşündü.
"Ve bu güzelliğe ait olmayan bir tek biziz," dedi. "İnsanlar."
Lian ayağa kalktı ve üzerine örttüğü kaftanı giydikten sonra pencereye doğru yürüdü. Camlarını araladı ve dirseklerini pervazlara dayayıp temiz havayı ciğerlerine çekti.
Ağaç dallarında gezinen ve cıvıldayan kuşları izlerken kapısı çalındı.
"Prens hazretleri, kahvaltı saatiniz geldi."
"Getirin."
Kadınlar prensin yemek tepsisini getirip odadan çıktı. Lian yemek tepsisine gidip üzerindeki örtüyü kaldırdı.
Yemek tabaklarını eline alıp pencereye doğru yürüdü ve içindeki yiyecekleri çimenlerin üzerine doğru fırlattı.
Tabakları geri koyduktan sonra tepsideki ekmekleri aldı ve tekrardan penceresine gitti.
Ekmekten parçalar koparıp çimenlerin üzerine doğru fırlattı. Kuşlar prensin attığı ekmek parçalarını yemek için oraya üşüşmüştü.
Bir kuş kaptığı parçayı alıp uçarken bir diğeri geliyor ve bu şekilde sürmeye devam ediyordu.
Bu insanlara yapılsa hepsi yemek için birbirini ezerdi. Her zaman olduğu gibi. Eğitilmezler.
Lian son kalan ekmek parçasını avucunda ufaladı ve elini dışarı doğru uzattı. Bir süre bekledikten sonra bir kuş gelip eline kondu ve bir kırıntıyı gagasına sıkıştırdıktan sonra uçtu.
Birkaç kuş daha gelip aynı şeyi yaptı. Lian son gelen kuşu hızlı bir hamleyle yakaladı ve nazikçe tuttu. Parmağıyla küçük serçenin başını okşadı ve kuşun kahverengi ve beyaz yumuşak tüylerine hayranlıkla baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP VARİS
FantasiaBir prens olarak çoğu şeye sahipti, neredeyse her şeye. Tek noksanlığı kutsal bir kan ve biraz pigmentti. Belki de kusurlu olan tek şey, yaşadığı dünyanın ta kendisiydi. Kehaneti henüz doğmadan tüm krallığa yayılmıştı. Başlangıç Tarihi: 15.10.2020 #...