KAYIP VARİS

54. Bölüm

Multimedia: Prenses Lari

Bu aralar pek bölüm yazacak modum yok. Belki yorum yaparak bana motivasyon sağlarsınız ^^

Keyifli okumalar.

******************

Theon avludan çıktıktan sonra askeriyeye, Yula'nın kaldığı odaya gitti. Prensesin ağabeyi ile görüşmesi, ikisinin de farklı meşguliyetleri dolayısıyla ertelenmişti. Ve en sonunda o gerici an gelmişti.

Kapıya vardığında içeriden Nyana'nın sesini duydu, Yula ile konuşuyordu.

"İyi ki geldiniz," dedi Yula. "Sizi görmeyeli haftalar oluyor."

"Theon'un yanında olmaya geldim," dedi Nyana. "Ağabeyimin ne yapacağı belli olmaz."

"Onu bu kadar mı önemsiyorsunuz?"

"Tabii ki onu önemsiyorum."

"Kendinizi bu kadar zorlamak zorunda değilsiniz, bunu biliyorsunuz."

"Ne yapıp ne yapmayacağımı ben bilirim, Yula."

"Bana karşı neden bu kadar katısınız? Size karşı yanlış bir şey mi yaptım?"

"Hayır, yapmadın."

"O zaman neden yüzüme bile bakmıyorsunuz?"

"Bu neyi değiştirir?"

"Nyana."

Theon'un gözleri prensesin adını Yula'nın ağzından duyunca irileşti ve kapıyı itip içeri girdi. Sert bakışlarının prensesin hemen karşısında duran Yula'ya yöneltti.

Nyana hızla gelip Theon'un elini tuttu. "Theon, sonunda geldin."

"Burada ne yapıyorsun?" diye sordu Theon çatılmış kaşlarla.

"Yanında olmak istedim."

Theon prensesin güler yüzüne baktıktan sonra tekrardan Yula'ya baktı. Yula kollarını göğsünde kavuşturmuş, Theon'un gözlerinin içine tereddütsüz bir şekilde bakıyordu.

"Dairene dön Nyana," dedi Theon, hala Yula'nın gözlerine bakıyordu.

"Ama..."

"Dairene dön dedim."

Yula kollarını indirdi ve Theon'un üzerine doğru yürüdü. "Sen kimsin de ona ne yapacağını söylüyorsun?"

"Anlamadım?"

"Ne söylediğimi duydun. Kendini ne zannediyorsun da majestelerine ne yapacağını buyuruyorsun?"

"Kes sesini Yula," dedi Nyana, gergince Theon'un elini tutuyordu.

"Değersiz bir asker parçası mı benim yaptıklarımı sorguluyor?" dedi Theon ve Yula'ya doğru bir adım atacakken Nyana elini Theon'un göğsüne doğru ve onu geride tuttu.

"Kesin şunu," dedi Nyana. "Ağabeyim birazdan gelir."

"Onun kellesini almadan rahatlamayacak," dedi Theon.

"Dene," dedi Yula kışkırtıcı bir tavırla.

Theon adımı attığı sırada kapı açıldı ve prenses Nyana'nın en büyük ağabeyi içeri girdi. Prensin siyah saçları da tıpkı Yula'nın saçları gibi örülmüştü fakat saçlarına tutturduğu takılar ve bocuklar altından ve daha gösterişliydi. Cildi güneşten yanmıştı, otuzlarında görünüyordu ve kaşlarının arasına çatmaktan yerleşen kırışıkla en az Yula kadar tehlikeli görünüyordu.

Yula hemen eğilirken Nyana ağabeyini görür görmez yanına gitti. "Abi!"

Adam geniş eliyle kız kardeşinin saçlarını küçük bir çocuk gibi okşadı. "Seni burada beklemiyordum."