27. Bölüm

452 32 83
                                    

Keyifli okumalar dilerim.

*******************

...

Layne'in gözleri yuvalarından çıkacak gibi oldu ve yutkundu. "Siz..."

Lian tüm ifadesizliğiyle ona bakıyordu. "Merhaba, Layne."

"Siz buraya nasıl girdiniz?"

Lian, Layne'e doğru bir adım attı. "Evet, kolay olmadı."

Layne ellerindeki ipleri sertçe çekiştirdi. "Bunu nasıl yaptınız bilmiyorum ama burada olmamanız gerek. Sizi buradan çıkarmalıyım."

"Şirin." Lian hafifçe güldü. "Bu durumda bile beni mi düşünüyorsun?"

"Bana sonrasında istediğinizi yapabilirsiniz ama önce buradan çıkmamız gerek. Her an gelebilirler. Bıçağınız var mı?"

Layne ellerindeki iplerden kurtulmaya çalışırken Lian sıkıntıyla gözlerini devirdi. "Kes şunu, Layne."

Layne gözlerini ellerinden hızla prense doğru çevirdi. "Majesteleri, zamanımız yok. Sizi burada görürlerse başınız büyük tehlikeye girer."

"Çok duygusalsın, Layne. Buraya seni kurtarmak için geldiğimi mi düşünüyorsun?"

Layne ellerini çekiştirmeyi bıraktı. "Neden buradasınız?"

"Gördüğün halde hala anlamıyorsun, değil mi?" dedi Lian elindeki maskeyi sallayarak. "Ben bu maskenin altındaki kişiyim. Yani, senin sahibinim."

"Bu... Bu mümkün değil." Layne başını sağa sola sallıyordu.

Lian başını sağa sola esnetti. "Ah... Neden herkes bir şeyleri yapamayacağımı söyleyip canımı sıkıyor?"

"Siz örgütten biri tarafından vurulmuştunuz..." dedi Layne. "Buna gözlerimle şahit oldum."

"Ah, bu mu?" dedi Lian ve göğsünün üzerine dokundu. "Hepsi ayarlıydı. Biliyorsun, sen dahil en iyi nişancılar burada."

"Hayır, bu imkansız."

"Sence bir insan göğsünde ok sallanırken onu vuran kişinin bileğindeki küçük bir dövmeyi görebilir mi?"

Layne'in gözbebekleri büyüdü ve olduğu yerde taş kesildi. "Hayır."

"Ama sen ve prens Theon buna hemen inandınız. Böylece hem kendimi onun gözünde aklamış oldum hem de onu hiçbir zaman bulamayacağı bir hedefe yönlendirmiş oldum." Lian güldü. "İnsanlar gerçekten zayıf. Duyguları kabarınca kafaları pek çalışmıyor."

"Majesteleri..."

"En başından beri kim olduğunu biliyorum Layne."

Layne prensle yaşadığı anılarını düşündü. Gözüyle gördüğü halde buna inanamıyordu. "Bu saçmalık! Bana ölüm emriniz verildi!"

Lian parmaklıklara yanaştı ve yere çöktü. Elini parmaklıklardan uzatıp Layne'in yanağını okşadı. "Anlamıyor musun Layne? Hepsi sadece seni denemek içindi. Seni sürekli denedim. Ne yapacağını uzun bir süre gözlemledim. İyi gidiyordun, senden beklediğim gibi hiç renk vermedin ve günden güne bana daha çok bağlandın. Böylece örgütten uzaklaşsan bile yine benim avucumun içindeydin. Ta ki, bana saldırmayı düşünene kadar." Lian öfkeyle parmaklıkları kavradı. "Bana saldırmaya nasıl teşebbüs edebilirsin?"

"Çünkü prens hazretlerine zarar verdiniz! Buna izin veremezdim! Ona dokunmayacağınıza söz vermiştiniz!"

"Düşük olayıyla bir alakam yok aptal! O mektubu ben göndermedim! Hepsi beni yok etmek için hazırlanan bir tezgahtı ve sen de bunu yedin! Amaçları zaten buydu! Her şeyi az kalsın mahvedecektin!"

KAYIP VARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin