Akşamüzeri Keil odasına geçilmişti. Masasında otururken çekmecesini açtı ve içinden bir defter çıkardı.
Lian'ın defteriydi.
Elini göğsüne attı ve küçük bir cam şişe çıkardı. Kapağını açtı ve burnuna biraz yaklaştırdıktan sonra suratını kırıştırdı. Şişeyi masanın üzerine koyduktan sonra defteri araladı. Temiz bir fırça aldı ve şişeye batırdıktan sonra sayfaların kenarlarına özenle sürdü ve kurumasını bekledi. Tüm sayfalara sürdükten sonra defteri kapattı ve şişeyi tekrar sakladı.
Kapısı çalındı ve giriş izni istendi.
"Gel."
İçeri bir cariye girdi ve veliahda yaklaştıktan sonra eğildi. "Veliaht prensim."
Keil defteri kadına uzattı. "Bunu aldığın yere geri koy."
Kadın iki eliyle defteri aldı. "Emredersiniz."
"Sakın birine görüneyim deme."
"Ya ben içerideyken prens hazretleri gelirse? Bir prensin odasına izinsiz girdiğim öğrenilirse kellem gider."
Keil arkasına yaslandı ve kadına baktı. "Daha önce onunla birlikte olmamış mıydın?"
"Evet lakin-"
"O halde kibar prensin sana odasına girdiğin için seni öldürmeyecektir, değil mi?"
"Emredersiniz."
"Çıkabilirsin."
Kadın defteri aldı ve oradan çıktı. Kollarını deftere sardı ve doğruca prens Lian'ın dairesine gitti.
Kapıyı çaldı fakat ses veren olmamıştı.
"Ne yapıyorsun?" diyen bir sesle yerinde sıçradı.
Oraya doğru döndüğünde Layne kollarını kavuşturmuş kadına bakıyordu. "Ne yapıyorsun dedim? Elindeki nedir?"
"Prens hazretleri bana bu kitabı getirmemi emretti."
"Öyle mi?" dedi Layne şüpheli gözlerle kadını süzerken.
"Evet."
"İyi o halde," dedi Layne ve arkasını dönüp uzaklaşınca kadın gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.
Kapıyı itti ve içeri girdi. Hızlıca prensin masasına gitti ve çekmeceyi açıp defteri içine koydu. İki eliyle eteklerini tuttu ve kapıya doğru yürüdü. Çıkmak üzereyken kapı açıldı ve Lian içeri girdi.
Karşısında genç kadını görünce kapıyı ardından kapattı ve kadının üzerine yürüdü. "Burada ne işin var?"
Kadın hemen dizlerinin üzerine çöktü. "Majesteleri."
Lian kaşlarını çattı ve başını eğip ayağına kapanan kadına baktı. "Seni çağırdığımı hatırlamıyorum." Ellerini arkasına aldı, bir elini yumruk yaparken diğer eliyle yumruk yapığı elin bileğini sıkıyordu.
"Prensim," dedi kadın ve başını kaldırıp Lian'a baktı. "Sizi çok özledim."
"Öyle mi?"
"E-evet. Çok uzun zamandır yüzünüze hasret kaldım."
Lian duygusuz gözlerle kadının gözlerine baktı.
Sakin ol Lian, bir kötülük yapma. Kötü olmayacaksın.
Kendini telkin ettikten sonra Lian'ın gözlerindeki sert bakış yumuşadı ve elini kadının çenesine uzattı ve onu ayağa kaldırdı. "Keşke önceden haber verseydin, biraz emrivaki oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP VARİS
FantasyBir prens olarak çoğu şeye sahipti, neredeyse her şeye. Tek noksanlığı kutsal bir kan ve biraz pigmentti. Belki de kusurlu olan tek şey, yaşadığı dünyanın ta kendisiydi. Kehaneti henüz doğmadan tüm krallığa yayılmıştı. Başlangıç Tarihi: 15.10.2020 #...