Merhaba 💚
Bölüm şarkımız;
*Duman - Kırmış Kalbini*Bu bölümü hikayenin en başından beri benimle olan nurussss 'a hediye etmek istiyorum 😍 Teşekkür ederim eşlik ettiğin, kıymetli düşüncelerini hep paylaştığın için. İyi ki varsın! ❤️
Hikayenin son bölümünü 3000 kişi okumuş ve verilen oy ortada. İşten arta kalan vaktimde sizleri bekletmemek için hızlı hızlı yazıp yayınlıyorum ama bazı okurlar tek bir yıldıza basamıyor. 😔Yine de oy sayısını çok fazla arttırmayacağım.
Oy sınırımız 650
Yorumlara sınır koymuyorum. Ama ne kadar çok olursa benim yazma sürem de o kadar kısalır 😂
Keyifli okumalar 🌸
"Evet, Kuzey Kandemir'i Leyla sayesinde alt edeceğiz! Tıpkı 2 yıl önce Haldun Kandemir'i onun sayesinde alt ettiğimiz gibi."
Melih amirin, 2 yıl öncesini basit bir cümleye sığdırması ve yaşananlar benliğimi kanata kanata törpülememiş gibi konuşması içimdeki gerginliğe, öfkenin de sıçramasına neden olmuştu. Yaşananların ağırlığının acı izi, hala benimleyken bir başkasının dilinden nasıl da kolaylıkla savrulabiliyordu tüm bunlar? Sakin kalmayı yeğlemek zordu, fakat yine de gözlerimi böbürlenircesine yukarı dikilmiş yüzünden ayırmayarak dudaklarımdaki sabit tebessümle onu izlemeye devam ettim.
Zira salonda yüzüne bakmaya diğerlerine oranla bir tık daha tahammül edebileceğim tek kişi, Melih amirdi.
Lakin o da sustuğunda sessizlik uzadı, rahatsız edici bir hal aldı. 2 yıl öncesinin cellatları, şimdi gömüldükleri sessizlikten çıkmaya çekiniyor olmalıydılar. Gerçi cellatlar sağır ve dilsiz olurdu, canını alacakları kişinin yakarışlarını duymamak, ona acımamak için. Haberim olmadan bir köprü vazifesini üstlendiğim o günlerde, bu vazife karşısında sağır ve dilsiz kesilmişti hepsi. Oysa ki Barış Bayrak olduğunu düşündüğüm kişiye içli içli yalvarmıştım etrafımda dönenleri öğrenebilmek adına... O ise var olmayan bir aşka inanmamı söyleyip sağır ve dilsizi oynamaya devam etmişti.
Geçmiş karanlık, kirli ve sonu olmayan bir dehlizdi. Ve ben o dehlizde kaybolmaya hiç ama hiç niyetli değildim.
Gözlerimi devirerek başımı önüme indirdim ve tam o anda, bir zamanlar kalbimi kolaylıkla avuçları arasına bıraktığım adamın cılız sesi süzüldü kulaklarımdan zihnime.
Duymamak adına, gecelerce kulaklıktan taşan gürültülü şarkılarla uyumak zorunda olduğum sesi... Lakin ne kulaklık da işe yaramamıştı ne de dinlediğim gürültülü şarkılar. Zira sesi kulaklarıma değil, zihnimin derinliklerine kök salmıştı.
O sebeple ne yazık ki hiçbir ses, onun zihnime kök salan zehirli sesini budayamamıştı.''Leyla.''
İsmimi, kaçıncı kez aynı idrak etmeye çalışan tonda söyledi bilmiyordum. Kelimeler boğazına dizilmiş, yalnızca ismimi oradan çekip çıkarabiliyor gibiydi. Bir zamanlar yani ışıltılı bir maskenin ardına saklandığı günlerde, onun dudakları arasından duymak için can attığım ve dünyanın en güzel kelimesiymiş gibi gelen ismim, şimdi dudakları arasında un ufak oluyor hatta kirleniyordu.
''Leyla.'' dedi bu kez daha güçlü bir tonla ve bedenini yavaşça oturduğu koltuktan ayırıp ayağa kalktığını işittim.
Ona bakmıyordum, başım yerdeydi ancak bana doğru attığı adımları duyumsamak dahi tüylerimi diken diken ediyordu. Öyle ki bir süre sonra karnımdan tüm gövdeme yayılan buz gibi bir rüzgarla irkilerek, refleksif olarak birkaç adım geriledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gece
RomanceGörevini aşk ile perdeleyen bir adam ve o aşka yalnızca yüreğiyle kanat çırpan bir kadın. *** "Gözlerin dünyanın en güzel, en ihtişamlı masalını anlatıyor ve ben o masalda bana yer olmamasından deli gibi korkuyorum...'' dedi sarhoşluğuna rağmen keli...