Merhabaaaa, ay şükür kavuşturana. Yazmayı ve sizleri çok özlemişim 🙈
Her geçen gün biraz daha büyüyoruz, aramıza katılanlar ve zaten var olanlarla yolumuza devam etmek beni çok mutlu ediyor. Yazmak için heyecanlandığım bölümlere de az kaldı ❤️
Gidişata dair yorumlarınızı ve tahminlerinizi de merak ediyorum. Fikirlerinizi belirtin lütfen 🙏🏻🌸Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar. ❣️
"Yok devenin bale pabucu!'' diye neredeyse haykıran Rüya, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan habere tepkisini ortaya koyarken, hala daha bir şeyleri idrak etmeye çalışıyordum.
Haberde kullanılan dilin kesinliği, öylesine net ve gerçekçiydi ki bir an haberde bahsi geçen kişinin kendim olmadığını düşündüm. Olmayan bir şeyin böylesine lanse edilmesi kanımı dondurmuştu, magazincilik de bir meslekti ve hiçbir meslek böylesine kötüye kullanılmayı hak etmiyordu. Başımı iki yana salladım usançla.
''Leyla hanım, ne oldu da siz bu adamla böyle yakınlaştınız?''
Serpil'in sorduğu soruyla, telefon ekranında takılı kalan bakışlarımı ona çevirerek sertçe yutkundum. ''Yakınlaşmadım ben onunla!'' dedim, kızgın çıkan sesim Serpil'in dudaklarını birbirine bastırarak susmasına neden olurken, öfkem aslında yapılan habereydi. Başımı çevirerek beni tedirgince izleyen Rüya'ya döndüm. ''Bana kötü bir haber vermişti ve o an yaşadığım şokla donup kalmıştım, beni teselli etmek için sarıldığı anlarda çekmişler.'' yapılan haberle zerre ilgimin olmayışı, sesimin titremesine ve kendimi açıklama ihtiyacı hissetmeme engel olamamıştı.
''Kuzum,'' diyerek uzanıp ellerimi sıkıca kavrayan Rüya'nın sıcacık bakışları, anlaşıldığımı düşünmemi ve dolayısıyla da bir nebze de olsun rahatlamamı sağlamıştı. ''Şu düşen yüzünü toparla bakayım, senin Kuzey ile öyle bir yakınlık kurmayacağını hepimiz biliyoruz.''
Rüya'nın öfkeyle harmanlanın bakışları Serpil'e çevrilirken başıyla aramızdaki telefonu işaret etti. ''Ay, ben öyle söylemek istemedim Leyla hanımcığım.'' diyerek Rüyanın işaret ettiği telefona uzanan Serpil'in endişeli sesi, içime dokunmuştu. Kendisini suçlu hissetsin istemiyordum.
''Tamam Serpil, sorun değil.'' dedim gülümsemeye çalışarak. Son birkaç gündür olanlar karşısında, fırtınaya kapılan minik bir yaprak gibi çaresizce savrulduğumu hissediyordum. Her şey böylesine ard arda gelmek zorunda mıydı?
Oysa istediğim tek şey sakin bir hayattı, fazlası değil.
''Ben size sütlü kahve yapayım, sinirlerinize iyi gelir.''
''Olur Serpil, Leyla'nınkine bal da kat.'' diyen Rüya'nın dudaklarından dökülen cümledeki tek kelime, bedenimin bir anda kaskatı kesilmesine neden olurken, yutkunamadım. Rüya da bu durumu fark ederek ellerimi daha sıkı kavrayıp ''Leyla iyi misin?'' diye sordu odadan çıkan Serpil'in ardından.
Bal. Ballı süt. Barış...
''Barış,'' dedim, sesim az öncekine oranla daha fazla titrerken başımı iki yana salladım. ''Barış görmüş müdür?'' ilgimin olmadığı o haber, tekrar kendimi açıklama ihtiyacıyla yanıp kavrulmama neden olurken nefesimin daraldığını hissettim.
Bağırmak, öfkeyle deli gibi çığlık atmak istiyordum. Ne yaparsam yapayım Kuzey'in aramızda bir mesele haline gelmesini engelleyemiyordum. Kontrolüm ve isteğim dışında gelişen her şey omzuma görünmez tuğlalar olarak sıralanıyordu sanki. Tırnaklarımı avuç içime saplayıp derin bir nefes çekerek sakin kalmayı denedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gece
RomanceGörevini aşk ile perdeleyen bir adam ve o aşka yalnızca yüreğiyle kanat çırpan bir kadın. *** "Gözlerin dünyanın en güzel, en ihtişamlı masalını anlatıyor ve ben o masalda bana yer olmamasından deli gibi korkuyorum...'' dedi sarhoşluğuna rağmen keli...