Merhaba 💚
Bölüm şarkımız;
*Melike Şahin - Tutuşmuş Beraber*Elimden geldiğince hızlı yazdığım ve 1 haftayı yalnızca 1 gün geçen bölümle sizlerleyim. 😍 Karakterlerin yanlış anlaşılması meselesi beni üzse de takılmamaya karar verdim. Çünkü kötü örnek olmamak adına vicdanımı dinleyerek yazıyorum bölümleri, sonrasında insanların nasıl algıladıklarının önüne geçemem maalesef 🤷🏻♀️ Güzel desteğiniz için hepinize sonsuz teşekkürler ❤️
Bu bölümü yorumlarını keyifle okuduğum Herzamangibigibisin 'e hediye ediyorum. Sonradan başlamana rağmen her bölüme üşenmeden yorum bırakmışsın, çok teşekkür ederim 🙏🏻❤️
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen.
Keyifli okumalar 🌸
Burak'ın kalbi durdu. Burak'ın kalbi durdu. Burak'ın kalbi durdu...
Nefes alan bir puttan farksızdım. Konuşamıyordum, göremiyordum, duyamıyordum. Yalnızca o üç kelime, zihnimde bir çark gibi dönüp duruyordu. Kalbi duran insanlar ölürdü, Burak ölmüş müydü yani? Çok erkendi, bu olmazdı ki... Ellerimi soğuk zemine yaslayarak uyuşan parmaklarımı kaldırımın taşına sürttüm, bu anın gerçek olup olmadığını anlamak için. Soğuk taş gerçekti. En az ölüm kadar gerçek...
Barış, yere düşürdüğüm telefonu eline alarak kulağına yaslamış bir şeyler söylüyordu, ancak harfler iç içe geçmiş gibiydi. Algılayamıyordum. Saniyeler geçti, kıpırdayamadım. Nefes alsam da içimde bir şeylerin can çekiştiğini hissediyordum. Burak'ın kalbi durdu. Rüya'nın ağlamaklı sesi kulağımda çınlarken, gözlerimi sımsıkı kapatıp nefesimi tuttum. Tuttuğum nefesim, Burak'a can olur muydu? Eğer olacaksa bir daha nefes almamak kabulümdü.
''Leyla bana bak, yüzüme bak.'' Tıpkı benim gibi dizlerinin üzerine çöken Barış'ın sesini derinden de olsa işitebildiğimde elleri omuzlarımda, yüzümde ve kollarımda dolaşıyordu endişeyle. Donuklaşan bakışlarım, gözlerini buldu ve o an şükredercesine nefeslenip yüzümü avuçlarının arasına alarak baş parmaklarıyla yanaklarımı okşadı. ''Yanındayım.'' dedi, bir çocuğa güven vermek istercesine yavaşça konuşarak.
Gözlerimden süzülen acı damlaların yanaklarımdan çeneme ulaşmasına izin vermedi Barış. Parmaklarıyla tüy kadar hafif dokunuşlarla onları usulca yok etti. Ancak gözyaşlarım sicim gibiydi artık, hangi birine yetişecekti?
''Barış..'' dedim ağlamaktan kısılan sesimle ve ellerimi soğuk zeminden ayırıp yüzüme uzanan kollarının iki yanına yasladım güçsüzce. ''Barış, Burak öl-'' hıçkırarak dudaklarımı hızla birbirine bastırdım, tamamlayamadım. Dudaklarım bu cümleyi haykıramazken, zihnim nasıl kabul edecekti?
Gözlerimi kapatarak omuzlarım sarsıla sarsıla ağladım. Burak benim kardeşimdi, insan kardeşine ölümü nasıl yakıştırırdı?
''Şşşşt.'' diyerek başımı göğsüne yaslayan Barış, bana sıkıca sarılırken ağlamam daha da şiddetlenmişti. ''Burak ölmeyecek, Selimle konuştum kalbi durmuş ama ambulansta tekrar çalıştırmışlar. Şimdi yanına gideceğiz biz de tamam mı?'' dedi, yaşadığım acıyı biraz olsun hafifletebilmek için hızla dökülmüştü tüm bunlar dudaklarından. Aynı zamanda elleri, sırtım ve saçlarım arasında incitmekten haya edercesine dolaşmaya devam ediyordu.
Burak'ın kalbi tekrar atmaya başlamıştı...
Söyledikleri ve göğsünden burnuma dolan kokusu, beni sakinleştirmiş hatta hıçkırıklarımı minik iç çekişlere döndürmüştü. Başımı hafifçe geri çekerek yüzüne baktım, onun bakışları da anında yüzümü buldu ve saçlarımdaki elini çeneme yaslayarak naifçe baş parmağını dolaştırdı orada. Yüzümdeki, gözlerimdeki acıyı her geçen saniye daha net görüyordu ve bakışlarındaki hüzün aynı saniyelerde artıyor, yüzü buna dayanamıyormuşçasına kasılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gece
RomanceGörevini aşk ile perdeleyen bir adam ve o aşka yalnızca yüreğiyle kanat çırpan bir kadın. *** "Gözlerin dünyanın en güzel, en ihtişamlı masalını anlatıyor ve ben o masalda bana yer olmamasından deli gibi korkuyorum...'' dedi sarhoşluğuna rağmen keli...