18.Bölüm

28.7K 2.4K 1.5K
                                    

Merhaba 💚

Beyaz Gece'ye ortak olan herkese çok teşekkür ederim. Yorumlarınız, mesajlarınız beni çok mutlu ediyor. Ancak, okuyan çoğu kişi oy vermiyor. Unutulabilir tabii, ama buna dikkat ederseniz çok daha iyi olur.

Bu bölüm, yorumlarını severek okuduğum bommbooshayat 'a gidiyor 😍 Desteğin çok güzel iyi ki varsın! 🙏🏻

Her hafta birine armağan edebiliriz bölümleri, sevimli oluyor bence 🙈

Oy ve yorumları unutmayalım, keyifli okumalar 🥰

İnsanların, duyguları hissetmek için tasarlanan varlıklar olduğunu okumuştum bir kitapta. Duyguları deneyimlemek, hepsinin hayatımızın bir kısmında bize dokunmasına izin vermek insan olmanın doğasıydı. Ancak ben, Rüya'nın içinde kopan fırtınaya rağmen dışarıya durgun bir denizmiş gibi görünmesine katlanamıyordum artık. Kırık kalbini, incinen ruhunu hiçe sayarak Burak ve Ece'yi, samimi bir sıcaklıkla karşılamış hemen ardından da Levent ile olan sohbetine onları da müdahil etmişti.

Geçen yarım saatte, benimle göz göze gelmemişti bile. Bakışlarımız kesişirse kendisine biçtiği rolün zedelenmesinden korkuyordu belki de. Peki ben böylesine köşeye sıkışmış ve çaresiz hissederken, Rüya bu kadar umursamaz görünmeyi nasıl başarıyordu?

"Sevgilim," diyerek kolunu omzuma dolayan Barış'a döndürdüm yüzümü. Yarım saattir, yalnızca bir iki cümle kurmuş onun dışında konuşmamıştım. Barış'ın yüzümü tarayan bakışlarındaki tereddütü buna yoruyordum şimdi. "İyi misin?"

İyi değildim. Canımdan çok sevdiğim dostumun kalbi sızım sızım sızlıyordu, diğer canımdan çok sevdiğim dostum ise sebebi olduğu bu acıdan bihaberdi. Her şeyin farkında olan ben ise susmak zorunda olmanın, tonlarca ağırlıktan çok daha fazla ezici olduğunu deneyimliyordum.

"İyiyim." dedim, sesim hislerimi gizlemek konusunda pek başarılı olamamıştı.

Barış'ın gece siyahı gözlerine bulaşan ufak endişe kırıntıları yavaş yavaş büyürken, elini çeneme yaslayarak alnıma ufak bir öpücük kondurdu. "Biraz yürüyelim ister misin?"

Başımı iki yana sallayarak gülümsedim. "Gerek yok" çenemle, kumsalda koşturup ilk defa geldiği yeni ortamı keşfetme hevesinde olan Herkül'ü işaret ettim. "Birazdan frizbi oynarız, baksana nasıl mutlu."

Düşen yüzüm Barış'a haksızlıktı, mutlu olmam için uğraşıyordu ve aldığı dönüt ise beş karış bir surat olsun istemiyordum. Yanağına uzanıp ufak bir öpücük kondurup gülümsedim. Dudakları hafif bir tebessümle perdelense de bir şeylerin yolunda olmadığının farkındaydı.

"Buraya gelmek en çok Herkül'e yaradı zaten." diyerek bakışlarını Herkül'e kaydırıp iç çekti.

"Aşkım, ne zaman denize gireceğiz?" Ece'nin sorduğu soru, Burak'ın gözlerini kısa bir an için Rüya'ya değdirmesine neden olurken, Rüya'nın kendisine bakmıyor oluşuyla yutkunmuştu.

"Gireriz şimdi aşkım," dudaklarından dökülen kelimeler sesindeki soğuklukta kaybolurken, yeşil gözleri bana çevrildi hemen ardından. "Siz girmeyecek misiniz?"

"Bizi ne yapacaksın Burak, sevgilinle baş başa gidip yüzmek varken!" Ve Rüya, dakikalar sonra kendisine mani olamayarak ilk tepkisini vermişti. Söyledikleriyle Burak'ın bakışlarının ona çevirmesine neden olurken, sertçe yutkundu.

"Baş başa olmak isteydik toplu yapılan bu plana katılmazdık Rüya." Burak'ın sakince söyledikleriyle Rüya, gözlerini tembelce devirerek bir cevap vermek yerine omuz silkmeyi seçmişti.

Beyaz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin