Merhabalar 🌸
İzmir depremi için hala çok üzgünüm, umarım tekrarı yaşanmaz. Hepimize çok geçmiş olsun 😔🙏🏻
Bugün kitapiresi 'ne hediye ediyorum bölümümüzü. Yorumlarınla ilk bölümlerden bu yana hep yanımda oldun, çok teşekkür ederim.
İyi ki varsın 🥰Bölüme geçmeden önce, aldığım bir kararı da bildirmek istiyorum. Düzenli oy veren, yorum yapan ve minnettar olduğum kişileri bir yana ayırarak, sessiz kalan okurlara sesleneceğim. Okuduğunuz ve emek verilen bir hikayeye neden oy vermiyorsunuz? Okumalar ortalama 1000 küsürü geçiyor ama verilen oylar ve yorumlar aynı nedense. 😔 Sınır koymaktan hoşlanmasam da üzülerek sınır koyacağım artık. Düzenli olarak bölüm yayımladığım ve emek verdiğim hikayede, bir şekilde karşılık almak istemem çok normal bence 😊
Sınırımız şimdilik 400 oy.
Yorumlarınızı da bekliyorum 💚
Keyifli okumalar, sevgiler. 💫
Ensemi hafifçe geriye yatırarak laptop ekranından yansıyan ışık sebebiyle artık ağrımaya başlayan gözlerimi kapattım. Minik karavanımızdaki yer yatağında, el örgüsü battaniyemize sarınmış izleyecek film arıyordum. Yemek yedikten sonra yatağımıza uzanacak yalnızca peri ışıklarıyla aydınlanan karavanımızda minik projeksiyon aletinin de katkısıyla sinema tadını yakalayacaktık. Tabii izlemeye değer bir film bulmayı başarabilirsem...
İyi bir film bulmak istiyordum çünkü Barış, uzun süredir yemek hazırlamakla meşgulken bana yalnızca bu basit görevi vermişti. Layıkıyla yerine getirmek istemem bundandı. Ancak bu atmosferde ne izlersek izleyelim beğenecekmişiz gibi hissediyordum zaten. İki bölmesi olan karavanın bu bölümü; beyaza boyanmış ahşap duvarları, irili ufaklı peri ışıkları, yer yatağı ve rengarenk yastıklarıyla öylesine güzel ve ferahtı ki dışarıdaki muhteşem manzara bile kalbimi bu denli fethetmeyi başaramamıştı. Diğer bölümde ise ufak bir duş ve lavabo vardı. Minimal bir cennetti sanki... Sevimli, sıcak ve korunaklı havasıyla bir ömür bu karavanda yaşayabilirdim.
''Leyla, masa hazır güzelim.''
Barış'ın dışarıdan gelen sesiyle, karavana olan aşkım perçinlenirken hala daha bir film bulamamış olma gerçekliğiyle sarsılmam aynı anlarda gerçekleşmişti. Belki de önceden izlediğim ve beğendiğim bir filmi açıp izlememiş gibi yaparak işimi garantiye alabilirdim.
''Geliyorum.'' diyerek Barış'ı yanıtlarken, yapacağım hileyi içime sindirmeye çalışıyordum.
Öyle de yaptım. Neşeyle, yatağın kenarında duran Barış'ın sweatini elbisemin üzerine geçirip karavandan dışarı çıktım. Geceyi Ayvalık'a bağlı, deniz ve ormanı birleştiren bir koyda geçirmeye karar vermiştik. İyi ki de öyle yapmıştık, çöken geceye rağmen karanlık deniz göz alıcı görünüyordu. Fakat, hazırladığı masayı kontrol edip kamp sandalyelerini düzelterek bakışlarını bana çeviren Barış, gülümsemesiyle kısılan gözleri ve dolgun dudakları çok daha göz alıcıydı...
''Yakışmış.'' dedi beni süzerek. Baş parmağını kaldırıp dudağının kenarını hafifçe kaşırken, üzerimde sweatini taşımam gülümsemesini biraz daha büyümüştü. ''Çok güzelsin Leyla'm...'' diyerek hayranlıkla iç çektiğinde sesi kısılmıştı.
Gülümseyerek başımı yere eğip hazırladığı masaya adımladım. Onun beni güzel bulması, deli gibi heyecanlanıp nefesimin teklemesine sebep oluyordu. Bir cevap vermeyişim bundandı, sesimin heyecandan titrek çıkmasını istemiyordum. Zira geçtiğimiz akşam onunla sevişirken oldukça cesur olan ben, şimdiyse yalnızca sıradan bir iltifatla elim ayağım birbirine dolanacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gece
RomanceGörevini aşk ile perdeleyen bir adam ve o aşka yalnızca yüreğiyle kanat çırpan bir kadın. *** "Gözlerin dünyanın en güzel, en ihtişamlı masalını anlatıyor ve ben o masalda bana yer olmamasından deli gibi korkuyorum...'' dedi sarhoşluğuna rağmen keli...