47. Bölüm

26.7K 2.6K 3.1K
                                    

Merhaba, iyi bayramlar herkese! 🍬 Umarım bu özgürce yaşayamadığımız son bayram olur... 🙏🏻

Bölüm Şarkımız;
*Perdenin Ardındakiler - Kendime*

Bu bölümü Domestosreis 'ya armağan ediyorum. Hira'cım geçmiş doğum günün kutlu olsun. 🎉 Aramıza bir geldin pir geldin valla 😍 Güzel yorumların ve içten desteğin için çok teşekkür ederim. İyi ki bizimlesin 🙏🏻🥰

Bölüme geçmeden geçen bölüm çoğu kişi Barış'ın ailesini aşiret olarak algılamış ama değiller arkadaşlar, o nereden çıktı anlamadım 😂 Hatta birisi 'Hatay'da aşiret olmaz' falan yazmış bana, zaten bölümde de öyle bir ima yoktu 🙈 Neyse belirtmek istedim sadece ama yorumlara da çok güldüm. Seviyorum sizleri canlar. 🙋🏻‍♀️

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen.

Keyifli okumalar. 🌸

İki dudağım arasından kendiliğinden dökülen basit kelimelerin, karşımdaki adamın kederli gözlerine şifa olacağını ve dudaklarına tutuk bir tebessüm olarak konacağını tahmin etmiş miydim? Bilmiyordum, belki etmiştim belki de etmemiştim... Yalnızca benden kaynaklı kötü hissetmesini istemiyordum, üstelik gözlerindeki kederde kendimi görmek zoruma gidiyordu. Pişmanlık hissetmeden, söylediklerimin arkasında durduğumu belirtircesine gözlerinin içine bakmaya devam ettim içim çektiğim kısa solukla. Barış, her ne olursa olsun sabah tamamlayamadığım o cümleyi duymayı hak etmiyordu. Ve bizim, oğlumuz için daha dengeli ve tutarlı bir iletişime ihtiyacımız olacaktı.

''Yapar mısın?'' diye yineledim, kederin yerini şaşkınlığın aldığı gözleri ve dudaklarındaki cılız tebessümle bana öylece bakmaya devam eden Barış'a.

''Herif şoka girdi resmen.''

Levent'in gülerek ağzının içinde mırıldanmasıyla, Barış'ın yüzümde donakalan gözleri ona kaydı güçlükle ve sırtının ardına sakladığı kolunu yanına indirerek elindeki sigarayı Levent'e uzattı ne yapacağını bilemez bir tavırla.

''Ben, ben tabii yaparım Leyla.'' dedi sonra da belirgin bir heyecanla ve ellerini kot pantolonunun iki yanına silerek, genişleyen gülüşüyle gözlerini tekrar yüzüme çevirdi. ''Şu ellerimi yıkayayım, sonra da hemen yapayım olur mu?''

Sonlara doğru titreyen sesi ve dolan gözleri, hissettiği yoğun sevinçtendi kuşkusuz lakin boğazıma düğüm olarak oturmuştu bunları fark etmek.

''Teşekkür ederim.'' dedim başımı sallayarak. Boğazımdaki düğüme rağmen güçlü bir fısıltı halindeydi sesim.

Dudaklarındaki geniş gülüşü silmeden gözlerindeki parlak heyecanla başını salladı hızlı hızlı. Durumun gerçek olup olmadığı algılamak istercesine bakışlarını yüzümden tek saniye ayırmamaya dikkat ediyordu.

''Şey.'' dedi boğazını temizleyerek onun bu haline kıkırdayan Levent'e aldırış etmeden. ''Ben ellerimi yıkayıp hemen başlayayım o zaman. Yemek sonrasına yetişsin. 1-2 saat buzdolabında beklemesi lazım çünkü en az.''

Onun gibi başımı salladım ve ellerimle hırkamın iki ucunu karnımın üzerinde birleştirerek ''Peki.'' dedim.

İç çekişiyle de gözlerimi yere indirdim. O da birkaç saniye bekledikten sonra koşar adımlarla sol tarafa koştu ve hemen ardından bir kapının önce açıldığını ardından da kapandığını işittim.

''Mutfağa koştu hemen ama hummalı bir çalışma vardı orada da. Umarım kendine çalışacak alan bulabilir.'' dedi Levent'in şakaya vuran neşeli sesi. Yüzümde dolaştığını tahmin ettiğim bakışları ifadesiz yüzümü seçtiğinde de ciddileşti ses tonu, ''Leyla...'' dedi lakin kalıp onunla konuşacak değildim.

Beyaz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin