Merhaba,
Burak ve Rüya için çok talep geliyordu, ben de geçmişlerine dair minicik bir kısım yazdım. Umarım seversiniz.Oy vermeyi ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen. Sevgiler ❤️
9 Yıl Önce
Sabahın 7'sinde üstelik de bir cumartesi günü okulun bahçesinde roman okumak, pek akıl kârı gibi görünmüyordu. Zira kimse, tatlı uykusunu ve yatağını bırakıp kitap okumak için bu saatte okula gelmezdi. Evet, kalbinin yönetimi ele geçirmesine izin vermeyen kimse bunu yapmazdı. Rüya ise bu gruba dahil olmaktan çıkalı çok uzun zaman olmuştu. Aklı ve kalbi, er meydanına çıkmış uzun uzun savaşmışlardı. Duygularını reddetmekte direten aklı, kalbinin görkemli zaferi altında can vermişti.
Elindeki kitabın okumadığı sayfasını çevirerek çaktırmadan etrafta göz gezdirdi. Burak, idman yapmak için her hafta sonu sabahın köründe okul bahçesine gelip saatlerce egzersiz yapardı. Ama bugün biraz daha geç kalmıştı. Rüya derince iç çekerek burada bulunmasına uyduracağı kılıfa, elindeki kitaba indirdi sıkkın bakışlarını. Kalbi savaşı kazanmıştı kazanmasına ama sonucu dile getirecek cesareti yoktu. Yıllardır da bulamamıştı bu cesareti. Sadece Burak'ın her anında yanında olmaya çalışıyordu. Çünkü okuduğu bir dergide, aşık olunan kişi ile ne kadar fazla zaman geçirilirse o kişinin de aşık olma ihtimalinin o denli artacağı yazıyordu. Kuruyan dudaklarını tembelce yalayarak kendi kendine göz devirdi. Çocukluklarından bu yana beraber değiller miydi zaten?
"Rüya." işittiği ses, umutsuzlukla kısılan gözlerinin irice açılmasına neden olurken, bakışları okuduğu kitaptan zorlukla koparıyormuşçasına, yavaşça sesin geldiği yöne çevrildi.
Burak, içerisinde idman malzemelerinin olduğu koca çantasını yere bırakmış öylece kendisine bakıyordu. Bakışlarındaki belirgin şaşkınlık da cabasıydı. "Ne işin var bu saatte burada?" diye sordu, kaşlarını hafifçe çatıp Rüya'ya doğru adımlayarak.
Kuruyan boğazını ıslatmak adına, hafifçe yutkunan Rüya da Burak gibi şaşkın görünme çabasıyla gözlerini kırpıştırdı. Ardından da elindeki kitabı oturduğu bankın kenarına bırakıp omuz silkti. "Dün akşam teyzemler bize geldi, geç olunca da yatılı kaldılar." söylediği yalanı önceden tabii ki de kurgulamıştı ancak yine de sesinin titrememesine özellikle dikkat ediyordu. "Benim odam dolunca dedemle uyudum ben. Daha doğrusu uyuyamadım, çok horladı. Sabah hava aydınlanınca da kitap okurum diye okula geldim." dedi, uykulu bir sesle.
"Erken kalkmaktan nefret edersin sen şaşırdım gerçekten," diyerek gülümsedi Burak. Ellerini yeni çıkmaya başlayan ve Rüya'nın hayran olduğu sakallarına yaslayarak hafifçe kaşıdı. "İdmana geldim ben de sınava az kaldı."
"Aa öyle mi?" dedi Rüya, sanki bilmiyormuş gibi. Önünde diz çöken Burak, spor ayakkabılarının bağcıklarını birleştirirken uzanıp saçlarına dokunmak istedi. Ama yapamadı, aklı hükmen mağlup sayılsa da dışarıya karşı geçerli değildi bu mağlubiyet.
"Çok stresliyim Rüya, polis akademisine giremeyeceğim diye ödüm kopuyor." diyerek doğrulan Burak, başını kaldırıp Rüya'nın gözleriyle buluşturdu yeşil gözlerini. Genç kızın en sevdiği renge sebebiyet verenin, kendi gözleri olduğunu bilmiyordu.
"Baksana sabahın köründe buraya gelmişsin, emek veriyorsun." dedi Rüya ve Burak'ı motive edebilmek için devam etti cesaretlendirici bir sesle. "Kim, tatil günü sabahın köründe kalkıp çalışır ki? Sen bu yola kalbini koydun, ben eminim her şey istediğin gibi olacak."
Başını sallayarak ayağa kalkan Burak'ın bakışları Rüya'nın yanındaki kitaba kayarken dudakları da belirgin bir alayla yukarı kıvrılmıştı. "Sen de sabahın köründe aşk romanı okumaya vermiş olmalısın kalbini." uzanıp kitabı eline almak için bir hamle yaptığında, Rüya önce davranarak kitabı eline alıp göğsüne bastırdı hızlıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gece
RomanceGörevini aşk ile perdeleyen bir adam ve o aşka yalnızca yüreğiyle kanat çırpan bir kadın. *** "Gözlerin dünyanın en güzel, en ihtişamlı masalını anlatıyor ve ben o masalda bana yer olmamasından deli gibi korkuyorum...'' dedi sarhoşluğuna rağmen keli...