52. Bölüm

28.5K 2.8K 2.4K
                                    

Merhaba 💚

Bölüm Şarkımız;
*Frank Sinatra - Fly To the Moon*

Bölümü zehrahaklisin hazerr_mila ve vidaryeli 'ye hediye ediyorum. İyi ki varsınız, desteğiniz için teşekkürler 🥰

Keyifli okumalar 🌸

"Barış!"

Parçalara ayrılan kalbimden fışkıran tazyikli acı durulurken ismini coşkuyla söyleyip, uzanıp elini avuçladım.

"Barış, iyi misin?" diye sordum gözlerim bu kez mutlu yaşlarla dolarken nefes nefese. "B-ben çok korktum..." sordu

''İyiyim ben.'' dedi muhtemelen kurumuş olan boğazını ıslatabilmek adına birkaç kez yutkunurken bakışlarına çöken kaygıyla yüzümden ayırmıyordu gözlerini. ''Kuzey sana bir şey yaptı mı, incitti mi seni?'' diye sordu.

Başımı iki yana salladım. ''Hayır, bana hiçbir şey yapmadı.'' dedim ağlayarak.

''Anneannem peki?''

''İyi o da uyku ilacı vermiş Kuzey, ama sana olanları bilmiyor.'' dedim ve ellerimle ellerini daha güçlü kavradım.

Zayıf ve bitkin bir tebessümle rahatlayarak yeniden yutkundu. Solgun tenine karşın canlılıkla parıldayan gözleri yüzümü özlemle arşınlıyordu şimdi.

''Sonunda uyandın Barış...'' dedim bakışlarının güzelliği içimi titretse de hem gülmeye hem de hıçkırarak ağlamaya devam ediyordum bir yandan. ''Uyanmayacaksın diye öyle çok korktum ki...''

Dudaklarındaki zayıf tebessüm genişlerken elini tutan elimi sıktı, temasımızın sonlanmaması için. Ardından da "Leyla'm." dedi bitkin sesine rağmen belirgin bir hasretle. "Ağlama ne olur." diyerek hüzünle yutkundu ve kendi gözleri usulca dolarken içten, istekli bir fısıltıyla ekledi. "Ağlama ki ahu gözlerini net görebileyim."

Öylesine bir muhtaçlıkla söylemiş ve istemişti ki bunu, kalbimin burkulmasına mani olamadan iç geçirdim hüzünle. Fakat yine de sol elimle elini tutmaya devam ederken, sağ elimle gözlerimdeki yaşları yok etmeye çalıştım hemen dilediği gibi. Barış da elini kavrayan elimin üzerini başparmağı ile belli belirsiz okşarken, gözlerimi artık daha net görebilecek olmanın hevesiyle gözlerini kırpmadan yüzümü izliyordu. Öyle ki yaşlardan arınan gözlerimle beraber gülüşüne büyülenmişliği de eklemişti şimdi...

"Canın acıyor mu?" diye fısıldadım hissettiğim yoğun heyecana karşın bu ihtimalden duyduğum tereddütle.

Yine de efsunlu bakışlarının iyileştirici tesiriyle sahiden nefes aldığımı hissediyordum artık.

Gözleri sanki günlerdir yoğun bakımda olan benmişim gibi yüzümde özlemle dolaşırken, "Hayır." dedi ve endişe duymamamı engelleme dürtüsüyle başını iki yana sallamaya çalıştı yavaşça.

Canının yanması bana azaptı! Zira düşüncesi bile yeryüzünü cehennem kılmış ve beni ateşler içinde yakmıştı günlerce...

"Acımasın!" dedim kararlıkla dile gelen yüreğimin arzusunu onunla paylaşarak. "Canın hiç acımasın artık..."

İç çekti inanamazlık dolu yoğun bir mutlulukla lakin bunu yapar yapmaz da öksürmeye başladı anında.

"Barış, iyi misin?"

Beyaz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin