25.Bölüm

38.4K 2.4K 2.3K
                                    

Merhaba 💚

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu olsun. 🎈🙏🏻

Bölümü #TeamBarış kurucu üyesi Elenaatp 'ya hediye ediyorum. 😂Hikayemi objektif bir - kimi zaman Barış yanlı olsa da (🙈) - gözle okuyup, yorumladığın için çok teşekkür ederim. 🙏🏻❤️

Uzun bir bölüm oldu, oy verip yorum yapmayı ihmal etmeyin. Her hafta düzenli buluşuyoruz, bunu istemek hakkım bence ☺️

Keyifli okumalar 🌸

Dudaklarımın, hasret kaldıkları dudaklarla kuşatılması beklediğim ya da tahmin edebileceğim bir şey değildi. Yaz günü aniden bastıran sağanak yağmurda korunaksız kala kalmıştım. Zira Barış dudaklarımı kana kana içerken herhangi bir tepki vermeyip yalnızca anın gerçekliğini sorguluyordum. Islak yüzümü  saran elleri, onu öpmemi istercesine yanaklarımı okşarken artık şu anın gerçek olduğunun bilincine varmıştım.

İfade ettiklerimle, yalnızca birkaç saniye önce dinen tanıdık öfke tekrar filizlenirken ellerimi kaldırıp hızla göğsüne yasladım ve var gücümle ittim onu. Terk edilişini kabullendiğim gibi öpüşünü de kabul edeceğimi mi zannediyordu?

Karanlık evi cılız ışıklarıyla aydınlatan mumlar, geri itişimle yalnızca bir adımlık mesafe kadar benden uzaklaşan Barış'ın yüzünü görmemi sağlarken sertçe yutkundum. Gözlerindeki nefes nefese kalmış hasrete aldırmadan elimi kaldırıp yüzüne sert bir tokat indirdim ardından da.

''Beni istediğinde terk edip, istediğinde de öpemezsin! Kimse isteğim dışında bana dokunamaz!'' diye bağırdım öfkeden çatlayan sesimle. Fakat öfkeme rağmen yüzüne attığım sert tokat avuç içimi sızlatırken, onun canını yakmış olma düşüncesi en az avuç içim kadar kalbimi de sızlatmıştı.

Attığım tokata rağmen yüzü benden çevrilmedi, bakışları gözlerimden kopmadı. Ancak ben, yaptığım şeyin idrakına vararak başımı hızla yere eğip gözlerimi kapattım.

Ona tokat atmıştım... Şiddetten ödü kopan hatta nefret eden ben, ona vurmuştum.

''Ben...'' dedim, nefret ettiği şeyi yapan her insan gibi tutarsız hissederek bunun altında utançla ezildiğimden sesim, oldukça kısık çıkmıştı. ''Özür dilerim tepkimi böyle göstermemeliydim.''

Saçlarımdan süzülen damlalar, ıslak bluzumu geçerek tenimi daha da ıslatırken, artık titremeye başlamıştım.

Kime dönüşüyordum ben? İçimden çıkan bambaşka bir Leyla vardı, belki de hep benimleydi ve kendisini gösterecek ortam bulduğunda mı ortaya çıkmıştı. Bilmiyordum, bilmek de istemiyordum. Başımı kaldırmadan buradan gitmek için arkamı dönüp kapıyı açmaya yeltendim fakat Barış, az öncekine göre daha yumuşak bir tavırla bileğimden tutarak durdurdu beni.

''Hak ettim.'' dediğinde başımı kaldırıp yüzüne baktım, loş karanlıkta gözlerimiz kesişti. Ona vurduğum avuç içim hala sızlıyordu, peki onun yanağı da hala sızlıyor muydu? Düşüncelerimi okuyabiliyormuş gibi kaşlarını çatarak gülümsedi. ''Fazlasıyla hak etmiştim, pişman olma.''

Başımı iki sallayarak bakışlarımı yere indirdim tekrar, titremeye devam ederken. ''Hak etmediğini düşündüğümden değil, bunun yanlış olması beni pişman eden.'' dedim belli belirsiz çıkan ve en az bedenim kadar titreyen sesimle.

''Yapma Leyla, her davranışımızı doğru ve yanlış olarak kesin çizgilerle değerlendiremeyiz. Seni isteğin dışında öperek sınırlarını ihlal ettim düşüncesizce, bana tokat atmandan daha doğal ne olabilir ki?''

Beyaz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin