12.Bölüm

38.3K 3K 1.3K
                                    

Merhabaaaa güzellikler. 🌸
Bölüme geçmeden evvel burayı okursanız çok mutlu olurum. Hikayelere oy sınırı koyulmaması taraftarıydım ancak, bu fikrim maalesef değişti. Bana mesaj atıp bölüm soran bazı kişileri, oy ve yorumlarda göremiyorum. Okumaya devam edenlerden yalnızca oy vermelerini ve fikirlerini belirtmelerini istiyorum. Üstelik bu isteğim de gayet normal, okuyan kişilerle etkileşim kurmak istemesem bu mecrada hikayemi yayınlamazdım. ☺️

Bu nedenle de başlangıç olarak 100 oy sınırı koyuyorum bu bölüme, diğer bölümlerin hepsi 100 oyu geçmiş zaten. Çok da zor bir şey istemiyorum bence. 🙈⭐️

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu?
Sizleri seviyorum. ❤️

Keyifli okumalar. 💚

Belimdeki elleri, yukarı tırmandığında az önceki tutku yerini şefkatli dokunuşlara bırakmıştı. Elleri sırtım ve belim arasında kendine küçük bir yol çizmiş, bu yolda nazik dokunuşlarla gidip geliyordu. Ve ben, kalbimin deli gibi atmasına rağmen bu dokunuşlarla bir bebek kadar huzurlu hissediyordum. Burnumu boynuna yaslayarak kokusunu içime çektim, yağmurdan sonraki toprak kokusu.... Huzur, güven ve samimiyet. Gözlerimi kapattım ve gözlerimdeki yaşlar yanaklarımın iki yanına süzüldü. Yaşadığım duygu yoğunluğu öylesine fazlaydı ki, tutamıyordum kendimi.

Barış, saçlarım arasına yeni bir öpücük kondurduğunda iç çekerek hıçkırdım. Hıçkırışımla sırtımda naifçe dolaşan ellerinin hareketi kesildi ve burnumu yasladığım boynu kasıldı.

"Leyla," dedi, kısılmış ve endişeyle kaplanmış sesiyle. Alacağı cevaptan korkarcasına...

Geri çekilip yüzümü avuçları arasına aldığında, boynuna dolanmış kollarım iki yanıma düştü. Çatılan kaşları ve kaygıyla gölgelenen bakışları yüzümde, ıslanan yanaklarımda dolaştı ve güzel gözlerinin son adresi ıslak gözlerim oldu.

"Seni incittim mi?" diye sordu, bir yandan da baş parmakları ile yanaklarımı kurulamaya çalışıyordu. "Acele ettim yine ve kendimi tutamadım, seni kırdıysam eğer öz-''

Ellerimi kaldırıp yüzünü avuçladım ve benimkinin aksine kuru, ancak kaygıyla gerilmiş yanaklarını okşadım baş parmaklarımla usulca.

"Hayır," dedim, gülümseyerek ancak gözlerimin tekrar dolmasına mani olamadım. "Hissettiklerim çok yoğun ve sanırım nasıl dışa vuracağımı bilmiyorum." Sesim titrerken yeni bir yaş süzülüp çeneme aktı, Barış'ın içli bakışları da o yaşın izlediği yolu takip etti. "İnan bana zerre kadar pişmanlık hissetmiyorum." diyerek bakışlarının gözlerime tırmanmasını sağladım.

Burukça gülümsedi ve baş parmağı çeneme inerken yüzünü yüzüme yaklaşırdı. "Leyla, öylesine narinsin, öylesine güzelsin ki seni inciteceğim diye aklım çıkıyor," dedi fısıldayarak.

Biraz daha yaklaştığında dudaklarımız arasındaki mesafe neredeyse kapanmak üzereydi, gözlerimi kapattım. Dudaklarının dudaklarımı bulmasını umuyordum ancak o, yumuşak dudaklarını gözyaşlarımın yanaklarımda çizdiği ıslak yolun üzerine bastırdı. Dudakları varla yok arası dokunuşlarla gözyaşlarımın ıslaklığını yok ederken, kalbim titredi.

Dudakları diğer yanağıma kayarken, parmaklarımı yeni çıkmış sakallarında dolaştırdım, iç çekerek. Aşk tahmin ettiğimden çok daha güçlü bir duyguymuş ve ben, çok hazırlıksız yakalandığımı hissediyordum. Gözlerimi araladım, gözlerini görme ihtiyacıyla.

"Gözlerini görmek istiyorum," dedim ve bunu duymasıyla hafifçe geri çekilerek gece siyahı gözlerini, gözlerimle buluşturdu. Tutunmak istediğim tek şey gözlerindeki yıldızlardı. İç çektim mutlulukla. "İyi ki çıktın karşıma." dedim minnetle.

Beyaz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin