58. Bölüm

29.3K 2.4K 1.3K
                                    

Merhaba 💚

Bu bölümü ezgisarca okyanus_grisi sennasuzie ve aleyyy033 'ya armağan ediyorum. Eşliğiniz ve desteğiniz için teşekkür ederim kızlar. İyi ki varsınız! 🥰

Keyifli okumalar 🌸

Dün öğlen gibi çıktığımız İstanbul yolculuğu gece yarısı son bulmuş, eve girdiğimiz gibi duş alıp yatağa atmıştık kendimizi. Barış'ın evi küçüktü ve yan daire ile birleştirip tadilata gireceğinden benim evime gelmiştik. Tadilat ve taşınma sürecinde Deniz için mümkün mertebe kurulu bir düzen olmalıydı çünkü.

Şimdiyse mutfaktan gelen tıkırtılar, Barış'ın Deniz'le beraber hazırladığı kahvaltının hazır olduğunun sinyallerini verirken saçlarımı tarama işlemini hızlandırarak odadan çıktım.

Merdivenleri inerken, "Hala artık ağlama, sık sık geleceğiz." diyen Barış'ın yarı telkin edici yarı bıkkın çıkan sesiyle iç geçirdim.

Dün bizi yolcu ederken Berrin hala başta olmak üzere bütün ev halkı hüzünlenmiş, ayrılmak istememişlerdi. Özellikle de Deniz'den kopmak onlara çok zor gelmişti. Vedaları hiç sevmeyen ben de bu ayrılıktan yaşaran gözlerimle nasibimi almıştım tabii. Kısa zamanda hepsi ailem olmuş, beni içtenlikle sahiplenmiş, sıcak ve samimi ilişkiler kurmuşlardı benimle. Özendiğim o kalabalık aileden kopmak ve şimdi tekrar buraya adapte olmak beni bir süre zorlayacaktı muhtemelen.

Merdivenleri inip mutfağa geçerek mama sandalyesinde çiğ havuç kemiren Deniz'i yanağından öptüm. Sonra da bir yandan tavadaki omleti pişirmeye bir yandan da halası ile telefonda konuşmaya çalışan Barış'ı öptüm ve daha rahat konuşabilmesi için elinden tavayı aldım gülümseyerek.

"Valla hala ben gelmeyecek gibi olsam bile gelininiz kolumdan tutup getirir." dedi Barış sırtıma dökülen saçlarımla oynayarak. Söylediği şeye kıkırdadığımda o da gülümsedi. "Anneme söyle o da ağlamasın hala. Sizi de sık sık bekliyoruz.''

Halası ne dediyse aynı şeylere bininci kez cevap vermekten bunalan Barış gözlerini devirerek başını salladı. ''Evet, senin pekmezlerin ve annemin balları hasar almamışlardı. Tamam halam, hadi çok öpüyoruz hepinizi. Hoşça kal."

Telefonu kapatıp ferahlayan Barış, elleriyle belimi sararak enseme ve boynuma iki ufak öpücük kondurdu. Sonra da çenesini omzuma yaslayarak pişirmeye devam ettiğim omletine indirdi bakışlarını.

"Ben de şimdiden özledim hepsini." dedim sırtımı biraz daha Barış'ın göğsüne yaslayıp hüzünle iç çekerken buruk hissediyordum. "En kısa zamanda yeniden gidelim." diyerek ona dönüp parıldayan gözlerinin içine baktım ve saçlarını okşadım usul usul. ''Gideriz değil mi?''

Saçlarını okşayan ellerimi yakalayıp avcumu öptü. "Gidelim Leyla'm, ama sizinle yalnız kalmaya ihtiyacım var bir süre." diyerek elimden tuttu ve Deniz'in yanındaki sandalyeye oturttu beni. "Karım ve oğlumla hasret gidermek istiyorum."

Ona anlayışla gülümseyip başımı salladığımda, yanağımdan acele bir öpücük aldı ve hala pişmekte olan omlete koşar adımlarla geri döndü. Ben de babasının onun için ince ve uzun dilimlere ayırdığı havuçları kemirmekle meşgul olan Deniz'e çevirdim yüzümü. Kendi kendine anlamsız sesler çıkararak, mama sandalyesinin altından oyun arkadaşının kahvaltısını bitirmesini bekleyen Herkül'e şirin tebessümüyle bir şeyler anlatıyordu. Diğer yandan diyet kahvaltısı ile doymayan Alev'in ağlamaklı mırıltılarına dayanamıyor ve dişlediği havucundan ufak parçaları Alev'e atıyordu. Beklediği şey kesinkes havuç olmayan Alev ise kendisine atılan havuç parçalarını koklayıp, ağlamaklı mırıltısına devam ediyordu.

Beyaz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin