41. Bölüm

23.8K 2.6K 2.6K
                                    

Merhaba 💚

Bölüm şarkımız;
*Sezen Aksu - Vazgeçtim*

Bu bölümü, bugün doğum günü olan ve çok çok çok sevdiğim sista34 'e armağan ediyorum. 😍 Okurken verdiğin emek, karakterleri anlamak için gösterdiğin çaba ve geniş perspektiften bakabilme yeteneğinle kalbimi nasıl çalıyorsun belli değil 🥰🙈 İyi ki doğmuşsun, iyi ki varsın kalbin kadar güzel bir yaş olsun senin için. 🙏🏻🥳

1000 oy baraj olsun bizim için 😍 Yani sınırımız 1000 oy artık hep 🙈

Oy sınırını arttırmıyorum ama yorumlarla eşlik etmeyi unutmayalım lütfen. 🙏🏻

Keyifli okumalar 🌸

Aralanan dudaklarım, dudaklarının bir an için duraksamasına neden olsa da çok geçmeden hırçınlaşan hareketleri narin bir derinliğe ulaşmış ve dudaklarımı kendisine katmak istercesine öpmeye başlamıştı. Nefesi, nefesimi kafeslerken başka bir evrene geçmiş, yalnızca dudaklarıma adamıştı kendisini sanki. Öyle ihtiyatlı, yumuşak fakat bir o kadar da yoğun bir istek ve ihtiyaçla öpüyordu beni. Yüzümdeki elleri sırtıma ve belime kayıp, bedenimi kendisine biraz daha bastırırken nefes almayı bile umursamıyordu. Hatta ensesini saran ellerimin buz kesmesine hatta titremesine ya da aralanan dudaklarımla onu öpmüyor oluşuma dahi aldırış edemeyecek kadar kendine ve isteklerine odaklanmıştı.

O ne istiyorsa o olmak zorundaydı çünkü.

O istediği zaman anlatacaktı ben dinleyecektim. O istediği zaman hayatından def edecekti, ben defolup gidecektim. O istediği zaman hayatıma girecekti, ben koşulsuz şartsız kabul edecektim. O benden başka bir kimlikle söz alacaktı, ben her ne olursa olsun verdiğim sözü tutacaktım.

Şimdi de aynı şeyi yapıyordu. Onunla öpüşmek, dudaklarında gönüllü kaybolmak bir zamanlar dünyanın en harikulade hissiydi ve o bunu benden söküp almıştı... Fakat O, şu an öpüşmek istediği için benden çaldığı bu hissi umursamadan beni öpebiliyordu.

Sınırlarımı istediği gibi aşabiliyordu...

Bir başkasının mide bulandırıcı öpücüğüne katlanabilmek için zihnimde canlanan dudaklar, bana acı veriyordu. Tıpkı hayali gibi...

Ellerim yavaşça ensesinden kayıp aşağı süzülürken Barış da dudaklarımızı ayırmış fakat uzaklaşmamıştı benden. Kollarıyla yok olmamdan korkarcasına sıkı sıkıya bedenimi sarıp beni kendisine bastırıyor, yüzümün her zerresinde dudaklarını dolaştırıyordu sevinçli bir telaşla.

''Leyla'm,'' dedi titrek bir fısıltıyla dudaklarının yeni adresi saçlarım olurken, başını saçlarımın örttüğü boynuma gömmüş derin ve sesli soluklar çekmişti içine konuşmaya devam etmeden hemen önce. ''Komadan çıkmış ve yaşama dört elle sarılmış bir insan gibi hissediyorum şu an.''

Sesimi çıkarmadım, ağrıyan boğazımla hafifçe yutkundum ve ifadesiz yüzümle ellerimi kaldırıp belimi saran kolları üzerine yasladım. Temasımla başını yavaşça gömdüğü boynumdan ayırıp geriye ittiğinde bedenlerimiz kollarının güçlü kavrayışına devam ediyor oluşuyla ayrılmamıştı. Yüzündeki canlı gülümseme ve gözlerindeki parlaklık ile mevcut durumdan hayli hoşnut görünüyordu.

Gülümsedim. Gülümsememle onun dudaklarında konaklayan titrek ve heyecanlı gülümseme de büyüdü anında.

Çok güzel gülüyordu, son nefesimi verirken gördüğüm en son şeyin gülüşü olmasını diletecek kadar güzel gülüyordu. Peki bu kadar güzel gülen biri, aşkımı nasıl katletmişti? Kalbimi nasıl kangren etmişti?

Beyaz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin