Merhaba 💚
Bölüm Şarkımız;
*Merve Deniz - Nilüfer*Bu bölümü, Beyaz Gece'yi öneri kitabında çok nazik satırlarla öneren ve aramıza yeni kişilerin katılmasına vesile olan sevgili masal_tozu 'na armağan ediyorum. İyi ki kesişmiş yolumuz, tekrar çok teşekkürler 🙏🏻❤️
Oy sınırımız stabil 1000.
Yorumlarla eşlik etmeyi de unutmayalım lütfen. Geçen bölüme yaptığınız yorumlar çok güzeldi, nazik kalbinizden öpüyorum hepinizin. Yola böyle güzel okurlarla devam etmek nasıl güzel bir his bir bilseniz... 🙏🏻
Ayrıca twitterda #BeyazGece etiketiyle yazılanları da görüyorum bu arada. Hepsi çok güzel, hepiniz cansınız! 🥰
Keyifli okumalar 🌸
31 Aralık, Yılbaşı Günü
Yemekten döner dönmez Kuzey ile onun seçtiği saçma sapan filmleri izlemiş ve o filmlerden keyif alıyormuş maskesi takmak zorunda kalmıştım. Bunların onunla yan yana geçireceğim son anlar olduğunu bilmek, sabrımın tamamen dibe vurmasının önüne geçmişti o dakikalarda. Neyse ki sık sık çalan telefonu benim için kurtarıcı olmuş, nefes aldırmıştı tabiri caizse. Çünkü telefon konuşmalarını benden mümkün olduğunca gizli tutmaya çabalamış ve yanımdan uzaklaşmayı seçmişti her seferinde. Geri döndüğündeyse Türkiye'ye gelecek olan misafirlerin buraya transfer süreciyle ilgili kafa şişirecek gereksiz konuşmalar yaptığını söylemişti, bir açıklama yapma zorunluluğu hissederek. Ben de aptala yatıp durumu normal karşılamış, seçtiği vasat filmleri ilgiyle izliyormuş gibi yapmaya devam etmiştim.
En nihayetinde kendimi bana ayırdığı odaya attığımda, derince soluklanıp her ihtimale karşın kapıyı iki kez sessizce kilitlemiştim.
Fakat Kuzey'den kurtulup kendimi ondan izole ettiğimde de gerginliğim geçmemiş, bu kez de kaskatı kesilen ruhumla baş başa kalmıştım. Zira cebimden çıkardığım ve dörde katlı vaziyette yatağın üzerine bıraktığım kağıt hala benimleydi. Belki de gerçekten de çöpe atmalıydım o kağıdı ama içimde beni engelleyen, hatta bu düşünceyi dahi hemen geri püskürten görünmez bir otorite vardı sanki. Yapamıyordum. Üstelik, yapmam gerektiğini bile bile yapamıyordum. Akabinde de yapamadım zaten. Pijamalarımı giyip avcuma aldığım kağıt ile yatağa uzanarak gözlerimi yumdum. Lakin sabaha dek avcumda tuttuğum basit bir kağıt parçası ruhumu ateşler içinde bir yatakta uzanmışçasına kavurmuş, uyuyamamıştım.
Sabahın ilk ışıklarıyla da daha fazla dayanamayarak yataktan kalkmış, titreyen ellerim arasında sıkıştırdığım kağıdı tüm hıncımı ondan çıkartmak istercesine buruşturmuştum var gücümle. Neydi bu hissettiğim şey? Korkuyor muydum basit bir kağıt parasından?
Belki de korkuyordum evet...
Peki korkmak beni güçsüz ya da çaresiz mi kılardı? Hayır, hissettiğim duygudan bağımsız olarak o duyguyu tanıyor ve tartabiliyor olmak beni güçlü kılardı. Augustin Bey'den öğrendiğim belki de en yararlı şey bu olmuştu. Her duygu bizim için gerekliydi, insan olmanın getirisiydi, bizi aciz kılmaz aksine bizi biz yapardı. Fakat onlardan kaçmadığımız, kabullenip doğru bir şekilde değerlendirebildiğimizde her duygu işlevseldi. Yararımızaydı.
Daralan nefesime karşın burnumdan uzun bir soluk çekip, ağzımdan iki katı kadar sürede dışarı verdim. Duygular beni zayıf yapmazdı, bilakis onları değerlendirememek ve onlardan kaçmak beni güçsüz kılardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gece
RomanceGörevini aşk ile perdeleyen bir adam ve o aşka yalnızca yüreğiyle kanat çırpan bir kadın. *** "Gözlerin dünyanın en güzel, en ihtişamlı masalını anlatıyor ve ben o masalda bana yer olmamasından deli gibi korkuyorum...'' dedi sarhoşluğuna rağmen keli...