55. Bölüm

37.4K 2.8K 1.8K
                                    

Merhaba 💚

Bölüm Şarkımız;
*Yüksek Sadakat - Aşk Durdukça*

Bu bölümü sinirligillerden lilasemsiye ve guzelgalaksiim8 'e armağan ediyorum. Her bölüm burada olduğunuz ve güzel yorumlarınızla eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim. İyi ki varsınız 🤍🙏🏻

Keyifli okumalar 🌸

Uyandığımda gece birlikte uyuduğum Barış'ı bulamadım yanımda. Bir an için duraksadım, dün gece yaşananların saçma bir rüya olması ihtimalini düşündüm fakat yaşananlar gerçekti. Yataktan yavaşça doğrulurken bir yandan uykulu gözlerimi ovuşturuyor, bir yandan da odada gezdiriyordum puslu bakışlarımı. Kendime birkaç saniye tanıyarak yataktan kalkabildiğimde dosdoğru banyoya yürüdüm. Kapıyı çalarak biraz bekledikten sonra yavaşça aralayıp başımı içeri uzattım. Buharlı ve sıcaktı içerisi muhtemelen duş almıştı Barış. Küp gibi içen o idi, ama ses duymayan hatta uyanamayan da bendim. Gerçi günlerdir doğru düzgün uyuyamadığımı varsayarsak uyanamamış olmam pek de şaşırtıcı değildi.

Kendi kendime mırıldandım bir süre ve Barış'ın odasından çıkarak kendi odama yürüdüm ufak adımlarla. Dışarı çıkar çıkmaz yüzüme çarpan sabah ayazıyla hırkama iyice sarılırken bir yandan da esniyordum, Barış ve Deniz'in odamda olduklarını düşünerek. Fakat odama girdiğimde, birbirine sarılmış uyuyan Damla ve Nil dışında kimse yoktu odada. Barış, Deniz'i benden habersiz götürmüş olamazdı herhalde. Vücudum gerim gerim gerilirken öfkelenmemeye çalışarak komodinin üzerindeki telefonuma adımlayıp elime aldım ve dışarı çıktım sessizce.

Daha sonra sakin kalabilmek adına aldığım düzenli soluklarla Barış'ı arayıp telefonu kulağıma yasladım. Cevapsız kalan her çalış, içimde filizlenen öfkeyi bir çığ gibi büyütürken dudaklarımı dişleyerek volta atmaya başlamıştım artık.

"Aç şunu, aç şunu artık!"

Çileden çıkmama ramak kalmıştı sahiden.

"Leyla kızım?"

Şeyma'nın annesi Füsun teyze, elindeki limonlu çay ile üst katın merdivenlerine tırmanırken beni görünce duraksamış ve kaşlarını çatmıştı.

"Günaydın. Barış'ı gördünüz mü?" diye sordum incecik bir sesle gözlerimi gözlerine dikerek.

Başını salladı.

"Deniz ile mutfaktalar. Ama sen de üzerine daha kalın bir şeyler al kızım hava çok soğ-"

Deniz ve Barış'ın mutfakta olduğunu öğrendikten sonra büyük bir nezaketsizlik yaparak kadına sırtımı dönmüş ve merdivenlerden aşağı koşmuştum hemen. Avluyu acele adımlarla geçerek mutfağa ulaştığımda da Barış'ın Deniz'e keyifli bir hararetle anlattıkları duraksatmıştı beni. Barış öyle neşeyle anlatıyor Deniz de sanki kocaman bir insan gibi öyle dikkatle dinleyip gülümsüyordu ki, sesimi çıkaramadım. Onları öyle izlemek çok daha cazip geldi o an.

"Şimdiden anlaştık değil mi babam? Öyle bilgisayar ve telefon oyunları yok, ben sana çok güzel oyunlar öğreteceğim." diyerek sevgiyle gülümserken doğradığı portakalları yoğurt dolu kasenin içine attı Barış. "Yapboz yapmayı çok severdim küçükken, seninle de yaparız değil mi oğlum?"

Babasının söylediklerini anlıyormuş gibi kıkırdayarak ellerini çırptı beyaz mama sandalyesinde oturan Deniz.

"Halısaha maçları da yaparız beraber. Gerçi Levent amcan soğutmuştu beni." dedi Barış eline aldığı yoğurt kasesi ile Deniz'e adımlarken kaşlarını çatarak. "Adamla top oynanmıyor ki ayağımın ucuyla dokunsam yere atıyor kendini faul diye."

Beyaz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin