Merhaba 💚
Bölüm Şarkımız;
*Yeni Türkü - Yağmurun Elleri*Bu bölümü xmordenizati datteravulver ve BirZamanlarCennet 'e hediye ediyorum. İyi ki varsınız, her daim bizimle oldunuz teşekkür ederim 🥰
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen.
Keyifli okumalar 🌸
Hayatın matematiğinin veya sarsılmaz bir formülünün olmadığı gerçeği, yüzüme okkalı bir tokat gibi inerken, mutlak planların aslında pamuk ipliğine bağlı olduğunu da anlıyordum tam şu anda. Vicdan muhakemesi yapmayan annem, hayatımda yeni bir depreme neden olduğunu bilerek veya bilmeyerek yüzündeki haz dolu sırıtışla bizi izlerken yaşadığım donukluktan sıyrılmam gerektiğinin bilincindeydim. Zira Barış'ın ruhu duyduklarıyla karanlığa gömülecek ve belki de günlerdir endişe ettiğim sağlığı şimdi annem yüzünden tekrar bozulacaktı.
Silikleşen zihnim Barış'a ne söylemem gerektiğine dair bana tek bir ipucu vermeden gömüldüğü sessizlikte kalmaya devam ederken, gözlerimi annemin yüzünden ayırarak Barış'a kaydırdım. Yaşlarla dolan siyah gözleriyle anneme bakıyor, çatılan kaşlarıyla duyduklarını bir yere oturtmaya çalışıyordu. Belki de yaşadığı bu anın gerçekliğini sorguluyordu bilemiyordum...
"Ba-Barış?" dedim şaşkınlıktan çatlayan sesim duyduğum yoğun kaygıdan ötürü titrek çıksa da boğazımda atan kalbimle ona doğru iki adım attım. "Barış sandığın gibi değil, anlatacağım."
Yaşlarla dolu bakışları bana taraf çevrildi, gözleri karnımı buldu ve o an gece siyahı gözlerinde yükselen acı nefesimi kesti. İsmini birkaç kez daha söylesem de bakışlarını sanki karnımdan yukarısında onu engelleyen bir bariyer varmışçasına yukarı tırmandırmadı, bakmadı bakamadı yüzüme. Yüreğimi oyan suçluluk dolu bir utanç çöreklendi aşığı olduğum gözlerine.
"Özür dilerim." dedi zayıf bir fısıltıyla ve bunu söylemeye dahi yüzüm yok dercesine başını yere eğerek sarsak fakat hızlı adımlarla merdivenlere yürüdü.
"Barış bekle beni."
Peşinden koşmaya yeltendiğim sırada bileğimden tutan anneme çevirdim ateş saçan gözlerimi.
"Burada kalmanı istemiyorum, derhal benimle İstanbul'a dönüyorsun!"
Kolumu hissettiğim yoğun öfkeyle ondan kurtararak tiksinircesine ekşittim yüzümü.
"Keşke." dedim sonra da kırık bir ses ve yanaklarıma boşalan yaşlarla. "Keşke annem olarak kalabilseydin!"
"Leyla!"
"Git buradan! Yeterince nefret kustun zaten." dedim tiksinen gözlerle. ''Bendeki seni daha fazla öldürme yeter!''
"Peki Leyla..."
Kaskatı kesilen yüzüne bir kez daha bakmadan pantolonumun cebinden çıkardığım telefonumla Yasemin teyzeyi arayıp derhal Deniz'i buraya getirmelerini söylerken, merdivenleri soluk soluğa çıkmış ve Barış'ın kapına koşmuştum. Lakin elimi attığım kapı kolu bana istediğimi vermemişti, zira kilitliydi.
Kar topu gibi gittikçe artıyor ve bedenimde karıncalanma yaratarak nefesimi kesiyordu içimdeki endişe.
"Barış aç kapıyı." dedim sakin fakat duyduğum korkudan ötürü zayıf çıkan sesimle. Lakin herhangi bir yanıt gelmeyince tir tir titreyen ellerimle daha kuvvetli vurdum kapısına. "Barış korkuyorum!" diye hıçkırarak ağlamaya başladığımda da bir cevap alamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gece
RomanceGörevini aşk ile perdeleyen bir adam ve o aşka yalnızca yüreğiyle kanat çırpan bir kadın. *** "Gözlerin dünyanın en güzel, en ihtişamlı masalını anlatıyor ve ben o masalda bana yer olmamasından deli gibi korkuyorum...'' dedi sarhoşluğuna rağmen keli...