Merhaba 💚
Bölüm şarkımız;
*Mor ve Ötesi - Araf*Bu bölümü Sade_Aslanbey 'ye hediye ediyorum. Karakterleri bütüncül olarak değerlendirebilen okurlara bayılıyorum, aramıza yeni katılsan da sen de onlardan birisin. 🙏🏻 Ayrıca twitter'dan çoğu kişi senin sayende katıldı aramıza teşekkür ederim ince davranışın için. E iyi ki gelmişsin o zaman! 😍
Canım okurlarım, yorumlarınız ve güzel desteğiniz için hepinize minnettarım. Müdahil olan herkesin, hepimizin bu hikaye. 🤍
Keyifli okumalar 🌸
Patlayan bir silahtan yükselen güçlü ses ile irkilerek gözlerimi araladım. Alnımda alnımı kaplayan ter tabakasından bir damla şakağıma süzülürken, bulanık görüntü saniyeler içinde netleşmiş ve beyaz tavan ile kesişmişti bakışlarım. Zihnim de en az o tavan boş ve dümdüzdü. Fakat bomboş olan zihnimde fırtınanın kopması uzun zaman almamış ve Ezgi'nin vurularak ayaklarımın ucuna yığılması bir şimşek gibi çakmıştı gözlerimin önünde. Ardından da Anna'nın Marco'yu vuruşu...
Sonrası karanlıktı, bayılmış olmalıydım. Peki neler olmuştu ve şimdi neredeydim?
Sağ kolumda serum vardı, hastanedeydim muhtemelen. Peki Ezgi ve Anna nasıldı?
Zihnimde cereyan eden fırtına, kalbime de sirayet ederken hissettiğim yoğun endişeyle yataktan doğrulmak istedim. Lakin sol elim üzerine kapanmış olan elin varlığını hissederek doğrulmaktan vazgeçtim ve başımı sol tarafa çevirdim yavaşça. Barış, oturduğu sandalyeyi yatağımın kenarına çekmiş ve sol eliyle elimi sıkıca kavramış, sağ elini ise başımı koyduğum yastığa dökülen saçlarıma doğru uzatmıştı. Kafasını da yüzü bana dönük olacak vaziyette karnımın yanına, yatağa yaslamış alıp verdiği düzenli soluklarla uyuyordu.
''Leyla, uyandın mı?''
Sağ yanımdan yükselen Burak'ın fısıltı halindeki sesiyle başımı çevirip ona baktım. Loş karanlıkta gözlerimiz buluştuğunda gülümsedi ve elini uzatıp alnıma dökülen saçlarımı düzeltti yüzündeki huzurlu ifadeyle.
''Ezgi,'' dedim kupkuru kesilen boğazıma aldırmadan onun gibi fısıldayarak. ''Ezgi nasıl?''
''İyi.'' dedi gözlerini beni telkin etmek adına kapatıp tekrar açtı ve başını salladı her şey yolunca dercesine. ''Çelik yeleğin kapatamadığı, leğen kemiğinin üst kısmına isabet etmiş kurşun. Bağırsakları biraz hasar almış ama iyi şimdi.''
Endişe hafifledi biraz olsun nefes aldım. Lakin tam bir soluklanma değildi bu.
Güçlükle yutkunarak dalan gözlerimi hafifçe kıstım ve ''Peki Anna?'' diye sordum buruk bir fısıltıyla.
''Marco öldü.'' dedi Burak.
Üzüldüğüm söylenemezdi fakat mutlu da değildim.
''Anna gözaltına alındı, yarın ülkesine teslim edilecek yargı süreci için.'' dedi hızlı hızlı konuşarak ardından da gözlerine oturan kin ve nefretle dişlerini sıktı. ''O şerefsiz, psikolojik ve fiziksel şiddetin yanında cinsel şiddet de uyguluyormuş kadına ve o anları da video kaydına alıyormuş. Aşağılık sadist!''
Boğazıma koca bir düğüm yerleşti o anda. Anna'nın yaşadıklarının ağırlığı, göğsüme katran karası bir yük olarak otururken gözlerimi kapattım ıstırapla. Zavallı Anna, yaşadıklarına rağmen yaşama dört elle sarılmaya çabalamıştı. Ya da kahroluşunu neşesiyle perdelemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gece
RomanceGörevini aşk ile perdeleyen bir adam ve o aşka yalnızca yüreğiyle kanat çırpan bir kadın. *** "Gözlerin dünyanın en güzel, en ihtişamlı masalını anlatıyor ve ben o masalda bana yer olmamasından deli gibi korkuyorum...'' dedi sarhoşluğuna rağmen keli...