11.Bölüm

38.2K 3.3K 2K
                                    

5 günde bir bölüm yayınlamak da biraz şov bence 😂🙈 Yorumlarınız aklımı öylesine çeliyor ki kendimi bölüm yazarken buluyorum. Teşekkür ederim, sağ olun ❤️

Oldukça uzun bir bölüm oldu, umarım okurken bunalmazsınız.
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Emeğe saygı gösteren herkes başımın tacı 🙏🏻

Keyifli okumalar. 🌸

Benim için sevgilim, demişti. Yalnızca tek bir kelime saniyeler içinde bana birden fazla duygu yaşatırken Barış'tan birkaç adım uzaklaştım, istemsizce. Geriye adımlamamla Kuzey'in bakış açısına girdim ve buz tutmuş mavi bakışları, Barış'tan ayrılarak bana döndü. Barış da onun bakışlarını takip ederek bana döndüğünde başımı yere eğdim.

''Leyla pek de öyle düşünmüyor sanırım. Sen kendi kendine gelin güvey olmuşsun!'' dedi, Kuzey sesindeki eğlenir ton hoşuma gitmezken başımı kaldırıp gözleri öfkeyle kısılan Barış'a baktım.

Çatılmış kaşları ve hayal kırıklığına uğramış bakışları, kalbime dokunurken ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bu kelimeyi içinden geldiği için mi kullanmıştı yoksa Kuzey'i başımızdan savuşturmak için mi, bilmiyordum. Bildiğim ve istediğim tek şey ise bu kelimeyi Barış'ın gece siyahı gözleri gözlerimdeyken ondan duymaktı.

Hırsla Kuzey'e söylemesini anlamlandıramıyordum.

Bakışlarım Kuzey'e çevrildiğinde, Barış'ın sertçe yutkunuşunu işittim. ''Ben,'' dedim ve nasıl devam edeceğimi bilmediğim için sesim oldukça kısık çıkmıştı.

''Neyse Leyla'cığım,'' dedi, Kuzey konuyu kapatmak istercesine. Takım elbisesinin ceketini düzelterek sinir bozucu bir şekilde gülümsedi. ''Şimdi benimle gelmiyorsan akşam yalıda görüşürüz canım, annen sevdiğin yemekleri hazırlatıyor.''

Dudaklarındaki kıvrım alaya bürünürken Barış'a kaydı bakışları, ardından da küçük bir kahkaha atarak arkasına dönüp yürümeye başladı.

Allah kahretsin ki Kuzey'in yanımızdan keyifle uzaklaşmasını izledim, yalnızca dilimi yutmuş gibi. Tam anlamıyla kilitlenmiştim ve ağzımı açıp tek kelime edememek göğsümün üzerine kara bir bulut gibi çöreklenmişti.

Ürkek bakışlarım, birkaç adım önümde dikilen Barış'a kayarken kaskatı kesilmiş omuzları ile sırtı bana tamamen dönüktü ve güzel yüzünü, gece siyahı gözlerini göremiyordum.

''Barış,'' dedim alçak çıkan sesimle, öyle ki sesimi kendim bile zor duyabilmiştim.

Yüzüme bakmadan yürümeye başladı, onu yine ve yine kırmıştım. Bu his dikenli bir el olup boğazıma yapışırken peşinden koşarak kolunu tuttum.

''Barış.'' dedim tekrar ve kırgın bakışları gözlerime tutundu.

Bakışlarındaki kırgınlık kalbimi acı acı yakarken başımı iki yana salladım, içimde koca bir deniz vardı ama ben dışarıya minicik bir damla bile çıkaramıyordum. İçimdeki denizden boğulmaktan korkarak kolunu daha sıkı kavradım.

''Barış, ben...''

''Sen ne?'' diyerek kolunu elimden çekerken birkaç adım geriye adımladı. Dakikalar önce bana ilk kez sevgilim demişti, şimdiyse ilk kez bağırıyordu. Ürkekleşen ve dolmaya yüz tutan bakışlarım, onu durdurmaya yetmedi ve gözlerindeki beyaz yıldızlar kızıl alevlere dönerken aynı yüksek sesle bağırmaya devam etti. ''Söylesene sen ne?''

Ellerini öfkeyle siyah saçlarından geçirdi, ardından da hırsla iki yana açtı.

''Ben söyleyeyim,'' dedi, öfkeden kızaran bakışları gözlerimi bulup kalbimi daha da yakarken. ''Sen, duygularından emin olmayan, cesaretsiz ve büyümeyi başaramamış küçük bir kız çocuğusun.''

Beyaz GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin