BÖLÜM 44

34.6K 2.1K 848
                                        

Herkese merhaba!

Feride'nin elbisesi multimedyada. Yeni bölüm sizlerle.

Keyifli okumalar dilerim :)




Önüme düşen perçemleri geriye atarak başımı sınav kağıdından kaldırdım. Kâğıdı bırakmak için kürsüye doğru yol aldığımda dudağımı dişlemekten geri duramadım. Çince sınavını oldukça zor yapmışlardı. Derste gösterdikleri basit düzey Çin alfabesinin hıncını çıkarmak istediklerini düşünüp gözlerimi devirdim. Kürsüdeki gözetmen, kağıdımı elimden alırken bana tebessüm etti. Karşılık vererek ayaklarımı çıkışa sürüdüm.

Esat'ın beni almasına hala alışamamıştım. Koruma ve şoför tanımlarıyla yanımda gezmesine, etrafımdakilerin bakışları alışmamı engelliyordu. Çakmadığımı sanarak bana atılan bakışlar altında arabaya bindim. Asiye Abla'nın beni beklediği konuma doğru yola çıktık.

°°°

Arabadan inmiş ve henüz birkaç metre yürümüştüm ki aklıma gelen şeyle durup Esat'a döndüm. Gölgemle yürüyormuş misali hissettiren koruma da durdu. Gözlerimi, yıkamadan yeni gelmiş arabaya çevirdikten sonra Esat'a yeniden baktım.

"Esat, beni Karan Bey'in şirketine bıraktıktan sonra arabadan bir kolye çıktı mı?" Bunu sorarken elim istemsizce boynuma gitti. Karan'a turta götürdüğüm gün taktığım kolyelerden birini ertesi gün takmak istemiştim, fakat şirketten sonra boynumda olmadığını fark ettim. Aramama rağmen bulamamıştım. Arabada düşürdüğümü sanıyordum.

Kaşlarını çatarak bir müddet yüzüme baktı. Tam bir şey diyordu ki telefonum çaldı.

"Efendim, Asiye Abla?"

"Feride, okulda işin varsa ben beklerim. Acele etmene gerek yok." Önüme dönerken cevapladım.

"Geldim bile, içeri girmek üzereyim." Telefonu kapatıp hızlı adımlarla buluşacağımız yere yürüdüm.

°°°

Asiye Abla insanı yormuyordu. Normalde beni gerebilecek bir aktivite yapıyor olmama rağmen -Karan'ın ablasıyla oturmak, benim için gayet heyecanlanılması gereken bir konuydu-, bana rahat hissettiriyordu. Onunla sohbet etmek ise güzeldi. Tanışsalardı ablamla anlaşabileceklerini düşündüm.

"Annem de seninle tanışmak istiyor."

Duyduğum cümleyle sandalyeden düşecekmiş hissine kapıldım. Duyduğumu sandığım şey benim hayal ürünüm olabilir miydi? Diliyordum ki öyleydi. Gözlerimi kırpıştırarak istemsizce masaya doğru yaklaştım. Asiye Abla sırıttı.

"Nefes alıyorsun değil mi, Feride?" Dişleri daha çok meydana çıktı. "Yüzün kızardı." Yüzüm isterse mavi olsundu, şu an bunu umursamıyordum.

"Anneniz..." Dudaklarımı ıslattım. "Annesi..." Cümleye nasıl gireceğimi bilemiyordum. Ellerim soğumuş gibi gelmişti. Bana güven veren bir ifadeyle baktı.

"Kesin olarak bildiği söylenemez. Karan bir şey söylemedi, onun da haberi yok zaten." Kaşlarımı çattım. Sormak istediğim soruya böyle bir cevap beklemiyordum. Daha çok kafamı karıştırmıştı. Yandan bir gülüş atarak devam etti konuşmaya. "Karan'ın yastığının altından bir kolye çıkmış."

Yutkundum. Kolyem Karan'da mıydı? Annesi, onu yastığının altında bulmuştu. Yanaklarımın bu sefer alev aldığını bariz bir şekilde hissederek bakışlarımı önüme indirdim. O kolyeyi keşke hiç takmasaydım, diye geçirdim içimden.

"Bir şeyden şüphelenmedi tabii ilk başta." Cümlelerini sürdürünce zorlukla gözlerimi ona çevirdim. "Düşün, beni arayıp bu kolye senin mi diye sordu. Aklına başka bir ihtimal o kadar gelmedi yani." Sesine ve gözlerine ima kattı. "Eh, eve gelen giden olmadığından, odasında bulduğu kolyeyi bana soruyor kadıncağız."

Kader OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin